1 Mart günü Sındı köyü ziyaretimden sonra Datça’ya doğru yola çıktım, gelirken Mesudiye’ye giden yola saptım. Epeydir göremediğim arkadaşlarımı göreyim dedim. Yukarılardan aşağıya doğru virajlı yolları dönerek çok güzel manzaraları seyrederek ovaya doğru iniyordum. Yolumun üzerinde bir papatya tarlasının kenarında mor çiçekleri ile anemonları görünce durdum ve fotoğraflarını çektim. Beyaz papatyaların arasında öyle güzel görünüyorlardı ki!
O gün kuzeyden esen tatlı bir rüzgar ve temiz bir hava vardı. Böyle havalarda fotoğraf çekmek de güzel oluyor.
Ovaya doğru inerken bir ara durarak Ovabükü’nün fotoğrafını çektim.
Ovabükü’nde Günay pansiyona uğradım, burada Filiz ve Ali arkadaşlarımı görmek için. Geçenlerde Mesudiye’ye geldiğimde uğramadığım için Filiz arkadaşım sitem etmişti. Filiz arkadaşımla tanışmamızdan bahsedeyim, ilk Datça kelimesini ondan duymuştum, 1978 yılında. O zamana kadar da duymuşluğum yoktu. 1978 yılında Rize’nin Pazar ilçesinde resim öğretmeni olarak çalışırken Filiz arkadaşım çalıştığım okula Matematik öğretmeni olarak tayin oldu, bir müddet birlikte çalıştıktan sonra başka yere tayin oldu bir daha görüşemedik, yıllar sonra Datça’ya tayin olduğumda hep aklıma geldi, hatta Mesudiyeli arkadaşlara bahsettim. O zamanlarda Filiz arkadaşım hala dışarıda çalışmaktaydı hatırladığım kadarıyla, bir türlü buluşamadık, karşılaşmamız 3-4 sene öncesine dayanıyor. Şimdi Ovabükü’nde eşi Ali beyle Günay pansiyonu çalıştırıyorlar, onlarla kendini evinde gibi hissediyorsun. Orada öğrencim çağrı ile de karşılaştım, makinayı otomatiğe alıp birlikte bir fotoğraf çektirdik.
Günay pansiyondan ayrılarak kıyı boyunca gittim ve Hayıtbükü Veziroğlu pansiyonun önünde arabamı park ettim. Gelmişken Veziroğlu pansiyonu çalıştıran Mehmet ve Özgen kardeşleri görmek istiyordum. Tam arabadan inmiştim ki ayağında çizmeleri ile Mehmet karşıma çıktı, Özgen’in biraz ileride tarlada çalışmakta olduğunu söyledi. Aydeniz kardeşler yazın turizmle uğraşırken kışın tarımla uğraşıyorlar, pansiyonlarında tükettikleri yiyeceklerin büyük bir kısmı kendi ürünlerinden yapılıyor
Havanın güzelliğinden faydalanarak Hayıtbükü koyunun Adatepe’den fotoğraflarını çekmek istiyordum. Vakit oldukça ilerlemişti önce fotoğrafları çekerim sonra da Özgen’in yanına giderim diye düşündüm ve daha önce Özgen ile çıkmış olduğum Adatepe’ye Veziroğlu pansiyonun arkasındaki patikadan tırmandım. Bu arazilerin bir kısmı Özgen’lere ait.
Yamaçlar papatyalarla ve değişik çiçeklerle kaplıydı, bu mevsimde buraya ilk çıkışım, ilginç bir gezi oldu, neden derseniz kilometrelerce yol gitseydim bu kadar değişik çiçeği fotoğraflama şansım olmazdı. Onun için gezi yapılan yerlere değişik mevsimlerde tekrar gitmekte fayda var.
Papatyalardan sonra karşılaştığım çiçekler, flora sayfalarında latince isimlerini bulmak mümkün ama ona vaktim olmuyor, ayrıca yerel isimleri bana lazım.