Eylül Duygular Savrulurken

 

 

Eylül geldi, havalar hemen belli etti kendini, serin ve nemli. Aslında iklim değişikliğini Ağustos’un ortalarında farketmeye başlamıştık. Ağustos demişken son günlerinde oldukça üzücü zamanlar yaşadık, arka arkaya yitirdiğimiz genç arkadaşlarımız bizleri çok üzdü, uzun bir zaman etkisinden kurtulamadım. Ateş düştüğü yeri yakar derler, bizim acılarımız ailelerinin acısı yanında nedir ki, genç yaşta aramızdan ayrılan kardeşlerime Allah’tan rahmet, ailelerine sabır diliyorum. Onlar yaşam ağacının dallarından ebediyete doğru uçuşan yaprakları gibiydi sonbahar’ın. Eylül, söylerken bile hoşuma gidiyor, eylül’le birlikte duygularda bir yoğunluk yaşanıyor, yalnız kalmak istiyorum, kendimi dinlemek hoşuma gidiyor.

 

Eyül’ün ilk günlerinde benimle tanışmak isteyen Kemal arkadaşımla bir öğleden sonra Eski Datça’da buluştuk, sohbet ettik.  Kemal ve Bahar arkadaşlarım en güzel yaştalar, gencecik, kendilerine sağlıklı ve mutlu nice yaşlar diliyorum. Bu yaşlar kanın deli deli aktığı, hayallerin, umutların çağlayanlar gibi çağladığı yaşlar. Kemal Özalp eski yapılara ilgi duyuyor, bu yapıların restorasyonu konusunda kendini geliştirmek istiyor. Tabii böyle bir ilgi alanı olan birisinin geleceği yerlerden bir yer Eski Datça, tatillerinin bir kısmını buradaki otellerden birinde geçiriyorlardı. Epey sohbetten sonra birlikte Eski Datça’da bir gezinti yaptık, ben de fotoğraflarını çektim.  Gençler güzel insanlar, onlarla birlikte olmak, gezmek insana moral veriyor. Ön yargıları, kalıplaşmış bir  yapıları olmuyor, sizi dinliyorlar, öğrenmek istiyorlar. İçtenler, güzel bakıyorlar. Ben de onlardan birçok yeni şey öğreniyorum.

Bahar arkadaşımın hobilerinden biri fotoğraf çekmek, mesleği de mimarlık olunca böyle bir merak ona faydalı olur. Eski Datça dediğin de, dar taş sokaklarda bir daire çizip geziyorsun. Kimbilir kaç kez geçtim aynı yerlerden, yine de heyacan verici bir şeyler bulmaya, görmeye çalışıyorum. Renkler değişiyor, ışık değişiyor, yeni kişilerle tanışıyorum. Yaşamın kendisi zaten bir tekrar, yıllardır yaşadığımız. Küçük ayrıntılar gelip o tekrarın monotonluğunu gizleyiveriyor, bir perde çekip önüne. Bu motonluğu görmemizi engelleyen etkenlerden biri de duygulardaki değişimler. Klasik anlamdaki sonbahar’ı Datça’da her zaman göremeyiz, yaprak döken ağaçlar nedense yapraklarını geç döküyorlar burada, onlar yapraklarını dökerken kış aylarının içinde oluyoruz. Diğer yandan akdeniz iklimine uygun ağaçların çokluğu da etken, çoğu yapraklarını dökmüyor.

eski datça sokaklarında gezi

Yapraklar dökülmese de sarı tonlar çevremizde çoğalıyor, soğuk renklerin içinde güzel bir ahenk oluşuyor.

taş sokaklar

Taş sokaklara bu bitkiler can vermiş.

eski datça'da begonviller

Begonvillerin önünde poz vermeden olmaz.

Bu sokakların kışın da fotoğrafın çekiyorum ama sokakları gezenlerle Eski Datça daha bir güzel.

Sayfalar: 1 2 3 4 5 6

Bir yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir