Güven İslamoğlu ile Hızırşah Köyünde
Bir kaç gün önce bir telefon geldi: “Ben Güven İslamoğlu, CNN Türk televizyondan” diye başlayan konuşmasında Datça Detay’ı incelediğini, Endemik Datça Hurmasını çekmek istediklerini belirtti, benim Hurmalıbük’e yaptığım geziye bakmışlar . Bu yıl televizyonlara Datça sıkça konu oldu, benzer görüntüleri magazin havası içinde izledik. Kendisinin daha farklı bir gezi yapmak istediğini belirterek bilgi aldı. Geldiklerinde ihtiyaç duyarlarsa yardımcı olacağımı belirttim. Ertesi gün aradıklarında Datça’ya gelmeden deniz yoluyla Hurmalıbük’e gideceklerini belirterek Aktur’a geçtiler. Zamanları sınırlı olduğu için yolculuğun Datça’dan epey zaman alacağını düşünmüşler. Güven İslamoğlu öğleden sonra beni tekrar arayarak Eski Datça’da olduklarını tanışmak istediğini söyleyince Eski Datça’ya gittim, ve kendileri ile tanışma fırsatım oldu. Öğleden sonrasındaki kalan zamanı değerlendirmek için Hızırşah köyüne gittik.
Güven İslamoğlu CNN Türk televizyonunda cumartesi öğledden sonra (14.30 gibi) yayınlanan Yeşil Doğa programını hazırlayıp sunuyor. Yeşil Doğa programının web sitelerine baktım, hazırlamış olduğu programların videoları var. Program Cumartesi yayınlandıktan sonra diğer günlerde de tekrar yayınlanıyormuş. Güven arkadaş atlatik yapılı, her yere giden birisi, sırtında sırt çantası ile gitmediği yer yok. Çevre sorunlarını, ilginç konuları programlarında işlemişler. Videolara tek tek baktım, daha önce bu programa televizyonda ratlamamıştım, bundan sonra mutlaka izlemeye çalışacağım, gerçekten ilginç konulara el atmışlar. Organik tarım, sepet kovan balı, yunus parkları neler yok ki. Telefonda konuştuğumuzda bir kaç saat yürümek gerekir falan dediğim oldu yürürüz önemli değil dediğinde içimden onca malzemeyle nasıl yürüyecekler falan diye geçirmiştim. Hafif bir kameraları var, benim malzememden ağır değil malzemeleri. Kendileri de her türlü sporu yapabilen kişiler.
Hızırşah köyü meydanında arabayı park ettikten sonra, kahvede birer çay içelim dediler. Bu çekimin ertesi günü de diğer köylerin bir çoğuna gitmişler, hep insanların arasında.
Merkeze yakın olması ve arkadaşlarımın bulunması nedeniyle buraya bende sıkça gelirim, eski görüntüsünü fazla kaybetmemiş bir köyümüz. İnsanları sıcak, cana yakın. Onlara eski okuldaki İpek dokuma atölyesinden bahsetmiştim oraya doğru yürüdük.
Yol üstünde Süleyman Cennet’e ait badem deposuna uğradık, köylülerin getirdiği bademler burada elenip, ayıklandıktan sonra ülkenin değişik yerlerindeki alıcılara gönderiliyor. Bazen onlar kendileri de geliyor.
Eski İlkokulun önünde öğrencim Mehmet Kaya’ya ait kahvenin önünde de her zaman oturanları görürsünüz. Buraya geldiğimde fotoğraftakilerin bir çoğuyla konuşurum. Tarladaki ve diğer işlerin sonrasında herkesi bu kahvelerde görürsünüz. Biraraya gelip sohbet etmek burada önemli bir olay.
İpek atölyesinin bulunduğu eski okul binasına geliyoruz. Hızırşah köyü geleneksel El Sanatlarını yaşatma ve Geliştirme Projesi kapsamında kaykamamlığın katkılarıyla alınan tezgahlarla burada altı tezgahlı bir atölye oluşturuldu ve o günden bu yana köyün bayanları ipek dokuma çalışmalarına devam ediyorlar. İpeğin elde edilmesi ve kozadan iplik çıkarılması aşamalarını daha önce sayfalarımda işlemiştim.
Kameraman arkadaş Ümit Serttabipoğlu çekimler yaparken, tezgahların sesleri hoş bir müzik ortaya çıkarıyor, tabii bu sesler dokma yapanlar için nasıldır bilemiyorum.
İki yıldır zaman zaman buraya uğruyorum, gelişmeleri izliyorum, içlerinde öğrencilerim de var. Yılmadan büyük bir çaba gösterdiler, herkesin onlara yardımcı olması gerekir. Turizmin köyde canlanmasında bu atölyenin rolü de var, duyan bir çok kişi onları ziyaret ediyor. Sibel Arıcı, Özlem Görgülü, Ceren Çengel, Sonay Çengel o an tezgah başında dokuma yapan isimler.