Ülkemizin ve belki de yerkürenin en güzel topraklarından birinin üzerinde duruyoruz. Bütün güzellikler insanoğlunun hırsı ile bir bir yok olurken, güzelliklere bakmak acı verir oldu. Gelecek kuşakları düşünmek, hatırlamak size mi düştü derseniz yaradılıştan sanırım . Tüm dünyada çelik demirler acımasızca doğayı döverken, yağmur ormanları, hergün bir küçük ülke kadar yitip giderken, kutuplarda ayılar yok olma aşamasına gelmişse sonumuzu hazırlıyoruz aslında. Bir canlının yok oluşunu izlerken duyarsız kalmak zor bir iş. Şakıyarak akan ırmaklar artık suskunsa, yeşil vadilerde kuzular koşamıyorsa geriye ne kalır. Kızılderinin söylediği gibi ” Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık öldüğünde beyaz adam paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak” işte artık hepimiz bir beyaz adamız ve bir nebze de olsa yardımcı oluyoruz bu gidişe.
Bu güzelliklerin tadını çıkarmak varken manzaralara bakarak aklımıza gelen şeyler bunlar işte. Yarımada’nın sevdalı bulutları bizi yollara düşürüp, oyaladıkça bir parça da olsa kaygılarımız biraz olsun yatışıyor. Kışbahar’ın en güzel günleri, dört mevsim baharın yaşandığı bu topraklarda.
Gezimize Aktur’dan başladık, hafif bir lodos vardı, geçmiş yıllarda çok güzel fotoğraflar çektiğimiz yerlerde bugün ışık uygun değildi. Aktur oldukça tenhaydı, sahil boyunca kısa bir yürüyüş yapıp arabamıza binerek yolumuza devam ettik.
Aktur her zamanki gibi güzel.
Balıkaşıran geçidinde durduk iki tepenin arasından manzara çok güzel görünüyordu. Burada bir zamanlar zorlukla çıktığımız virajlar vardı, eski yolun kalıntıları hala duruyor. O dar, kıvrımlı yollarda yıllarca gidip geldik. O yollardı bir müddet Datça’nın bakir kalmasını sağlayan, ünü her tarafa yayılmıştı. Gelenlerin bir daha gelmeye korktukları zamanlar.
Bugün Balıkaşıran’da güzel fotoğraflar çekebiliriz dedik ve koylara inmeden fotoğraflar çektik. Yanyana sıralanan birçok koy var buralarda, manzaraya bulutlar da eşlik ediyordu.
Yeşillerin mavilerin içinde bir cennet, piren çiçeklerinin açtığı zamanlar, kışbaharın en güzel çiçekleri. Bu zamanda anemonlar, pirenler, sıklemenler, çiğdemler doğada gördüğümüz çiçeklerden. Bu örnekleri artırmak mümkün.
Her rüzgara karşı korunaklı bu koylarda küçük balıkçı tekneleri ahşap iskelelere bağlı, fotoğraflarımıza bir güzellik katıyorlar. Onlarla koylar daha canlı. Ağaçların mavi sulardaki yansımaları hoş lekeler oluşturuyordu.