Bugün Eylül ayını geride bırakıp ekim ayına merhaba dediğimiz bir gün oldu, arkadaşlarımla Mesudiye Adatepe’den Hayıtbükü manzarasını izledik, fotoğraflar çektik. Droneler gibi yükseklerden bu harika koyu izlemek, fotoğraflamak çok hoştu.
Eylül’ün son günlerinde yaşatılan Tropikal Fırtına korkusunu renkli manzaralarla unuttuk, gün doğumları ve batımlarında rengarenk manzaralar izledik, bu sayfamda bu anlardan izlenimler ve fotoğrafları izleyeceksiniz.
Eylül’ün son günlerinde bu fırtına haberleri yeni yeni çıkıyorken bir sabah uykum kaçtı, gökyüzü bulutlarla kaplıydı, güzel bir manzara yakalarım diyerek Çevre Yolu’na gittim. Bu fotoğraflara bakmayın artık şehir merkezinde fotoğraf çekmek kolay değil, Çevre Yolu’nda da öyle. Yapılan otel yapısı, kalın elektrik telleri gibi etkenler buradan da fotoğraf çekimini zorlaştırıyor. Oysa buraya ne güzel bir seyir alanı yapılırdı, ağaçlandırıp. Neyse güneş o gün istediğim gibi doğmadı ama yine de güzel birkaç fotoğraf çektim.
Eylül’ün son günü Ege Kıyılarına gelmesi beklenilen fırtına ister istemez birçoğumuzu kaygılandırdı, önlemler aldık. Yıllarca denizlerde gezmiş biri oalarak pek ihtimal vermesem de insan etkileniyor. İklimler değişiyor, ya gelirse diyorsunuz. İşte 29 eylül cumartesi günü akşam üzeri güney tarafından dağ gibi katmer katmer bulutlar kendini gösterince arabama atlayıp, Çevre Yolu’na gittim. Görüntü ilginçti, sarı bir renk tabakası tüm denizi kaplamış, beyaz, sarı renkli bulutlar göğe yükselmekteydi. Fırtınanın habercisi herhalde dedim, benim gibi düşünen pek çok kişinin de olduğunu sanıyorum. Denizcilik yıllarımızda şimdiki gibi hava durumu tahminlerinin bu denli gelişmediği zamanları yaşadık, kendi tecrübelerimizle, eski denizcilerden duyduklarımızla önlemimizi almaya çalıştığımız, hava durumunu tahmin ettiğimiz zamanlar oldu. Emecik dağı’nın tepesini bulut kaplarsa kuzeyden sert rüzgarlar gelir, güneyden bulut çıkarırsa kaç derlerdi, öyle hatırlıyorum. İşte bu bulutlar bana o söylemleri hatırlattı, tabii bu arada manzaralar da çok güzeldi. Çok geçmedi o bulutlar yavaşça etkisini kaybetti, fırtına bizi teğet geçti diye düşündüm. Eve geldiğimde de haberlerde fırtınanın yön değiştirdiği söyleniyordu.
Ertesi gün ( pazar günü ) akşama kadar evdeydim gökyüzündeki bulutları da görünce dayanamadım, biraz hava da alırım diyerek yola çıktım. Üstteki fotoğrafı evden çektim, Emecik dağı ve tepesindeki bulutlar çok güzeldi ama yapılar her tarafı sarmış ancak böyle bir kompozisyon çıkarabildim. Tepeler tutulmuş, arabamı Emecik’e doğru sürdüm. Bu arada arkadaşım Ekrem İpek’in misafirleri ile Derinbahçe Restoranda olduğunu öğrenince geçerken oraya da uğradım. Ben yola çıkarken gözlemem sacın üzerinde pişmekteydi, güzel bir mola oldu, arkadaşlarımızla çayımızı içtik sohbetimizi yaptık. Ekrem arkadaşımın mutlu anları, yüzünde güller açıyor, kızı ve damadı ile geçen güzel zamanlar, artık Datçalı olan Ali arkadaşımız da oradaydı.
Arkadaşlarımdan ayrılıp arabamı emecik istikametine doğru sürdüm, Adaburnu’nda durarak gün batımını bekledim. İlk gittiğimde Kocadağ’ın üzerinde koyu bulutlar ve aralarından sızan sert güneş ışıkları vardı. Kısa bir zaman sonra koyu bulutların arkasında gökyüzü sarı ve turuncu renklere bürünmeye başladı.
Beklediğim anlar yavaş yavaş gelmeye başlamıştı, tam karşımda atom bombası misali bir bulut patlaması oldu, sarı, turuncu renkler kendini gösterdi. O sırada sahilde yürüyenler manzarayı zenginleştirdi, dalgaların sesinden başka bir ses yoktu, serin bir rüzgar esmekteydi.