19 aralık çarşamba günü arkadaşlarım Ekrem İpek ve Mustafa Dede ile mantar toplamaya gittik, Çıntar denilen yemeği yapılan mantar yağmurların ardından kendini göstermeye başladı. Yıllardır bu doğada gezerim, bir gün mantar toplayacağım aklıma gelmezdi. Kültür mantarı zaman zaman evimize girdi ama doğadan toplanan mantara hep uzak kalmışımdır. Tabii mantar zamanı çevremizdeki arkadaşların heyacanla mantar toplamaya gittiklerine birçok kez tanık oldum. Onların yüzlerindeki heyacanı anlamaya çalıştım, bulduklarında yaşadıkları sevinci. Bu gezi ile doğada güzel bir gezi yaparken mantar konusunda bilmediğim birçok konuyu da öğrenmiş oldum, rehberimiz Mustafa Dede’ye çok teşekkür ediyorum, kendisi öğrencilerimden, şimdi bilgileri biz onlardan öğrenebiliyoruz
Birkaç gündür ara vermeden yağan yağmurların ardından o gün kapalı ama yağmursuz bir hava vardı. Sabah erken saatlerde Mustafa telefon ederek hocam hava müsait mantara gidelim mi deyince tamam dedim. Bu konuda bir video çekmek istiyordum, kahvaltımı edip Mustafa Dede’nin işlettiği Derin Bahçe Restoran’da buluştuk, Mustafa Ekrem arkadaşıma da haber vermişti, kadro tamamdı. Doğa gezilerimde çıntar denen bu mantar cinsine şimdiye dek bir kez rastladım, mantar mantar diyorlar ben neden göremiyorum dediğim olmuştur, bu etkinlikte nedenini de anlamış oldum. Aralıkta yağan yağmurlarla dağlardan, vadilerden dereler, çağlayanlar akmaya başladı, su sesleri her yerde. Tabii her taraf ıslak, çizmelerimizi giydik, yılan gibi tehlikeler açısından da çizme güvenli. Kışın yılan mı olur demeyin, bu aylarda böyle yağmurlu bir havada kıvrılıp yatan engereğe rastladım, rastlayanlardan da duydum.
Mustafa bizi mantar bulacağımız alana getirdi, çam ağaçlarıyla kaplı düz bir alandı, her taraf ıslak diye böyle bir yere geldik. Yerdeki çam yapraklarının arasında Çıntar denilen mantarı aramaya başladık. Aslında gelirken yanımda çapa getirecektim unutmuşum, Mustafa elindeki çapayla çam yapraklarını bir bir kaldırmaya başladı, öyle görünürde mantar falan yoktu. Biz de tabii merakla izledik.
Ve ilk mantara rastladığımız an heyacanlanmıştık, Mustafa bu konuda oldukça tecrübeli, çocukken babasıyla başlamış mantar toplamaya. İlk mantarı bulunca eliyle çevresini tarıyor, çoğunlukla bulunanın yanında başka mantarlar oluyor. Bu gibi etkinlikler binlerce yıldan bu yana yapılan etkinlikler, köklerimize doğru yapılan yolculuklar. Toprağa dokunduğunuz anda anılara da bir yolculuk başlıyor.
Mustafa’nın ağı dediği zehirli mantarlar çevrede çokça, Çıntar’la arasında belirgin farklar var, biraz sonra biz de rahatça ayırt ediyor olduk. Renk olarak çıntar krem renginde alt kısmı koyu, kahverengi bir renkte, girintiler var ( altta ) . Ağı denilen mantarın üstü düz, şemşiye gibi, üstü koyu altı beyaz ( üstte ) sıkınca süt çıkarmış. Tabii dikkatli olmak gerekiyor. Bu mantarlar ülkemizin birçok yerinde var, değişik yörelerden arkadaşlarla sohbetlerden anladığım kadarıyla iklime göre çıkış mevsimleri değişebiliyor. Bizim yöremizde bu aylarda görünmeye başlıyor. Geçenlerde Muğla tarafından sanırım, çıntar getirmişler eşim almış, sote olarak yaptık, güzel olmuştu.
Bizim geçtiğimiz yerlerde Mustafa mantarları buluyor, tecrübe, sezi önemli diyorum o yüzden. Yaprakların arasından bazıları çok hafif görünebiliyor, onları o görebiliyor.
Arada bizler de bulduk, o anlarda Mustafa’yı çağırıyoruz mantarın çevresini araştırıyor. Çoğu kez birkaç tane daha bulunuyor, bazen bu sayı 6-7 kadar olabiliyor. Biz mantar toplarken arabalarla gelenler oldu, herkes mantar topluyor, çoğu Emecik taraflarından kişiler, yöreyi iyi biliyorlar. Her yıl mantar için geldikleri yerler.