16 Eylül öğleden sonra tam arabama binip eve gelecekken havanın güzelliğine bakıp biraz yürüyeyim dedim ve sevgi yolundan yürümeye başladım. Fotoğraf çekmek için de güzel bir hava vardı, karşıda Simi adası çok yakındaymış gibi üzerindeki yapılar seçilebiliyordu. Plajlar hala kalabalıktı, turistik tesislerin bahçelerinde de birçok kişi vardı. Akşam güneşinde güneşlenenler, denizin tadını çıkaranlar..
Sevgi yolu turizm açısından örnek bir yol oldu, görünüşü, turistik tesisleri, plajları ile çok güzel.
Yürüyenler, banklarda dinlenenler, kendimi buralarda yabancı gibi hissederken, İsmet Ağbi seslendi. Burada yazları kendi yaptığı börekleri satıyor, “ne o börekleri satamadın da kendin mi yiyorsun” diye takıldım. Böreklerini satmış ama yakında bırakacağım dedi, işler yavaşlamış artık. Plajlarda gördüklerimin çoğu buralarda evleri olanlar, yazları gelip, kışın gidenler, orta yaş ve üzeri emekliler.
Hava çok güzeldi, kuzeyden hafif bir rüzgar esiyordu, birkaç gün önce Antalya’ya gidip geldim, Datça havasının farkını daha iyi anlıyorsunuz. Kıyı boyunca yürüyüşüme devam ettim, birkaç kez balık tutanlarla karşılaştım, pek bir şey yakaladıklarını sanmıyorum, bu da bir dinlenme yolu.
Eylül’de zaman durmuş gibi gelir bana nedense.
Geriye dönüp baktığımda arkada da güzel bir manzara vardı.
yolu bilir ama adını bilmezdim…yolu sevgiden geçmek ne güzel….