Yaren hemen yanıma gelip gözlerimin içine bakmaya başladı, sonra fotoğrafları görmek istedi, ekranda gösterdim. Bülent arkadaşa bu çocuğun arkadaşlara ihtiyacı var, çocuk parkının oralara gitsen dedim . Allah bağışlasın pek tatlı, ana okuluna falan gitmiyor mu diye sorunca babası gelecek yıl gidecek dedi ama Yaren’in yaşı uygun gibi geldi bana. Öykülerini tam bilmiyorum, baba kızın yardıma ihtiyacı olduğunu düşünüyorum.
Ilıca Kamping’e doğru giderken Yaren ve Babası bisikletle gidiyorlardı.
Karşıda Esenada görünüyor, uzun bir zaman sonra geçenlerde önde görünen eski Hükümet binasının yanına kadar çıktım, fotoğraflar çektim, yayınlamak içimden gelmedi. Burası da tam bir rezalet, yıllar önce bakımı yapılıyor diye aylarca çalışıldı, öyle tahmin ediyorum ki harcanan parayla yerine yeni bir yapı yapılırdı. Sonra müze falan olacak derken birşey olmadı, şimdiki halini görseniz, kapıları kırılmış, kimlerin girip çıktığı belli değil, duvarları dökülmüş, üzerlerinde sprey boyalarla kırmızı renkte kocaman yazılar. Oysa burası öyle güzel bir seyir tepesi olur ki, manzara çok güzel. Buraya aslında bir çay bahçesi yakışırdı, eski binanın birçok kısmında demirler denizden gelen nemle çürümüş, binanın sağlamlığı da tartışılır. Peki bunca masraf niye yapıldı, bu savurganlık niyedir?
Marina inşaatına doğru gideyim dedim , zaman zaman belgeliyorum. Ilıca Kamping’i geçince burada bir azmak vardı, bu kısım da kargı dediğimiz sazlarla kaplıydı. Derenin üzeri toprakla doldurulup yol yapılmış.
Bildiğim kadarıyla burada kaynayan bir su da vardı, toprağı doldururken bir künk falan döşenseydi keşke diye düşündüm. Sular dolgunun altından akmaya devam ediyor.
İleride nasıl bir şey yapacaklar bilmiyorum ama görüntüler güzel değil.
Biraz ileride Knidos dönemine ait duvarlar var.