8 Mart Pazar günü Betçe doğasında gezdim, havalar artık oldukça ısındı, bahar bütün güzelliğiyle Yarımada’da kendini göstermeye devam ediyor. Tabii 8 Mart deyince akla ilk olarak” 8 Mart Dünya Kadınlar Günü ” Geliyor, ülkemizde kadınlara gösterilen şiddetin ve hoşgörüzüzlüğün artığı bu günlerde günün anlamı daha da artıyor. Haberlerden izlediğim kadarıyla ülkemizin birçok yerinde kadınlar düzenledikleri etkinliklerle seslerini duyurmaya, yaşadıklarına dikkat çekmeye çalıştılar.
Ülkemizde ” Dünya Emekçi Kadınlar Günü ” veya ” Dünya Kadınlar Günü ” başlıklarıyla kutlanılan günün başlangıcı Emekçi Kadınların yaşadıklarına, mücadelelerine dayanıyor. Dünyada ve ülkemizde olumsuz koşullarda, sigortasız, düşük ücretlerle çalışan pek çok kadın var. Mücadelenin ilk yıllarında, doğum izni, süt izni, 12 yaşından küçüklerin çalıştırılmaması, oy hakkı gibi konulara dikkat çekiliyor. Ki günümüzde hala bu haklarından mahrum, olumsuz koşullarda fabrikalarda, tarlalarda çalışan kadınlar var.
8 Mart 1908 de Newyork’ta daha iyi çalışma koşulları için grev yapan kadın işçilerin fabrikaya kilitlenmesi ve çıkan yangında 129 kadının yaşamını kaybetmesi bu günün tarihinin 8 Mart olarak belirlenmesinde etkili oldu. 16 Aralık 1977 de Birleşmiş Milletler 8 Mart tarihini ” Dünya Kadınlar Günü ” olarak kabul etmesine kadar, 8 Mart, Emekçi Kadınlar günü olarak birçok ülkede kutlanıyordu. Bu konularda internette birçok yazı var, benim kısaca konuyu özetlemem bu şekilde.
Kadınlar toplumun en önemli unsuru, bazı çevrelerin kadının aktif olarak yaşama katılmasını istememesinin altında aslında çok değişik konuların olduğunu düşünüyorum. Hepimiz bir kadının eseriyiz sonunda, annelerimiz, babamı akşamdan akşama gördüğüm yıllarda herşeyi annemizden öğrendik. Oturmasını, kalkmasını, toplumda nasıl davranacağımızı ilk ondan öğrendik. Dolayısıyle ilk öğretmenlerimiz annelerimiz oldu, onların eğitim seviyeleri, donanımlı olmaları, bilinçli, aydın toplumlar yaratır. Ve Doğada da canlılar pekçok şeyi annelerinden öğrenirler. Bugün şiddete meyilli insanların özünde de bir anne ve babanın yattığını düşünürüm çoğu zaman. Konuyu daha uzatmadan tüm kadınların daha yaşanılır bir dünyada, sevdikleriyle mutlu bir yaşam sürmelerini dileyerek ” Dünya Kadınlar Gününü ” kutluyorum.
8 Mart günü artık Datça’da abartılı bir yeşillik var, ağaçlar, çimenler, dağ, taş yemyeşil. Bu yeşil tonların arasında gördüğümüz çiçekler de ayrı bir güzellik. Böyle güzel bir doğa insanın tabiatını da güzelleştiriyor, yaşanılan doğa ile insan psikolojisi arasında bir bağ olduğunu görerek yaşadım.
İlk olarak Sındı köyüne uğradım, bu anlamlı günde tarlada, bahçede çalışan kadınları görüntülemek istiyordum, ailesine katkıda bulunan, emekçi kadınları. Sındı köyünde daha çağla zamanı değil, köyde karşılaştığım Kumyer’den Şener Ören hocam gel bizim oralarda istediğin manzaraları görürsün deyinde peşine takıldım, Yaka’dan Kumyer yoluna saptığımızda yol kenrında badem kıran kadınları görünce arabamızdan indik. Yaka’dan Selma Saruhan’ın bademlerini kırmak için arkadaşları yardıma gelmişlerdi.
Yazı’dan Müzeyyen Antalyalı, Gülseren Ayaydın, Gülfer Gökçedurmuş, Ayşe nine kalabalıkta isimlerini duyabildiklerim, yanlış yazmamışımdır umarım. Bugün Kadınlar Günü olduğundan hepsinin haberi var, geçmiş yıllarda köylerde yaşamın daha zor olduğundan söz edildi. Hayvanlar, tütün, arpa buğday gibi işler varmış, yine de köyde kadın olmak kolay değil. Bu gibi işlerde çoğu zaman aynı yaş insanları görüyorum, gençler pek görünmüyor.
Ayşe nine de yaşama katkıda bulunanlardan, kadının olduğu her yerde bir üretim vardır, dolayısıyle de emek. Şener Ören bademi alıp satan tüccarlardan, hemen bir avuç bademi alarak bana gösteriyor, Yazılı Payam diyor, diğer bir adıyla ” Haşmet ” bademi. Bu badem isimleri keşfedenin adıyla söyleniyor, birçok tür var, arıların marifetleri birçoğu.
Bir teyze daha geldi sohbete katıldı.
Kumyer’e doğru yolumuza devam ettik, Kumyer’de Salise Tosun bahçesinde çağla topluyordu, buralarda bu işe çağla kırmak deniyor. Salise hanım artık çiftçilik öldü, ekme , biçme yok diyor. Domuzlardan bir şey yapılamıyormuş, bu şikayetti biraz önce konuştuğum bayanlardan da duymuştum. Şimdi badem, zeytin ve son yıllarda turizme bir kayma varmış.
Muzaffer hocam huzuru bulmak istediğimde datça detay’a giriyorum.Gözünüze,eliniz,ayaklarınıza saglık.
Çok teşekkürler, bu günlerde oldukça ihtiyaç duyduğumuz şeylerden biri huzur, web sitemde biraz da olsa bunu sizlere yaşatabilmek mutluluk verici.