14 Şubat günü kapalı bir hava vardı, bulutlu havalar birkaç gündür sürüyordu ama nedense yağmura dönüşmeyen bir kapalılık. Ekrem arkadaşımla Kızlan’da buluşup badem çiçeklerini fotoğraflamak üzere yollara düştük. 8 Şubat tarihinde yaptığımız geziden bu yana Datça’nın her tarafında bademler çiçeklendi. Her şubat geldiğinde yaşadığımız anlar, işte bir yıl aradan sonra yine o görsel şölenin içinde, badem çiçekleriyle kaplı bahçelerde, büyülenmişçesine dolaştık, fotoğraflar çektik. Bundan sonra çiçek açmayan ağaçların da açmasıyla Datça daha da beyazlara bürünecek. Ülkemizde sadece Datça’da görülebilecek manzaralar bunlar.
Zaman zaman esen rüzgarın etkisiyle uçuşan çiçek yapraklarının başımıza düştüğü anlarda biz onların şiirsel görüntülerini yakalamaya çalışıyorduk. Çiçekten çiçeğe konan arıların vızıltıları, kuşların ötüşleri badem çiçeklerinin fon müziği gibiydi. Böyle kapalı havalarda badem çiçekleri daha güzel görünür, birbirinden güzel görüntüleri izleyerek Yarımada’nın en ucuna kadar gittik.
Fotoğraf çekmeye Kızlan’dan başladık, yol boyunca çiçek açmış bademler vardı ama buralarda Betçe’de olduğu gibi tarlalar badem ağaçlarıyla kaplı değil, genelde sebze tarımı yapılan topraklar. Ekili olmayan bir alandan badem ağaçlarının yanlarına giderek, farklı görüntüler yakalamaya çalıştık.
Farklı görüntüler derken yıllardan bu yana her şubat geldiğinde badem çiçeklerinin fotoğrafını çekerim,ve her yıl bir önceki yıl çekemediğim görüntüleri yakalamak kaygısıyla dolaşırım onların arasında. Bu yıl da farklı birkaç manzara yakalayabilirsem ne mutlu bana. Hava durumu badem çiçeklerinin fotoğrafını çekerken etkili oluyor, özellikle onların toplu olarak çiçeklenmiş hallerini görüntülerken.
Betçe’ye doğru giderken Hızırşah arazilerinde durduk, daha girişte karşı yamaçlarda toplu olarak çiçek açmış bademler çok hoş görüntüler sunuyordu ama bazen yüksek bir yerde olmadığımız için bazen de arabamızı park edecek bir boşluk bulamadığımızdan fotoğraflarını çekemedim, gelecek günlerde umarım o güzel görüntüleri yakalar, sizlerle paylaşırım., Hızırşah badem tarımının yoğun olarak yapıldığı yerlerden, dağlık bir arazi yapısına sahip. 5 – 6 gün içinde nasıl da değişti manzara, dağların yamaçları, ovalar badem çiçekleriyle şenlenmiş. Ağaçlar sözleşmiş gibi aynı anda çiçeklerini açtı ve bu güzel manzaraları bizlere sundu.
Tarlaların arasından geçen toprak yollar masallardaki gibi fantastik bir görünüm sunuyorlardı. Dallar, çiçekler birbirine karışmış sevginin, dostluğun şiirini okuyorlardı. Bu satırları yazarken bilgisayarımın hopörlerinden bir keman sesi yayılıyor, sanki tekrar oradayım ve heyacanla bakıyorum o doğaya. Bir kemancı beyaz çiçeklerin içinde konuşturuyor kemanını. Kuşlar eşlik ediyor ona, bahar onları da coşturmuş durumda. Uçuşan çiçek yapraklarından birkaçı saçlarında bir yer tutuyor.
Tarlaların zemini düşen çiçek yapraklarıyla kaplıydı, sevgililer gününe yakışan görüntüler. Karşıdan, çiçeklerin arasından, el ele gelen sevgililer olsaydı daha güzel bir fotoğraf olurdu değil mi?
İlginçtir, Datçamızda bu görsel güzelliğin sanat eserlerine yansıdığını pek göremedim.
Muzaffer hocam bu haftada Datçanın güzelliklerinden bizi mahrum etmediğiniz için size ve Ekrem beye çok çok teşekkürler.
Sevgili hocam 2011 yılında Datça da küçük bir ev aldık , senenin 5-6 ayını bu güzel beldede geçiriyoruz.
Datça dan ayrılıp Ankara ya dönünce özlemimizi sizin bu güzel siteniz sayesinde gideriyoruz.Bu nedenle eşim ve ben size çok teşekkür ediyoruz,ellerinize sağlık diyoruz.
Bu arada bir türlü sizinle tanışma olanağı olmadı,umuyorum bu sene sizi evimizde bir çay içmeye davet ederek bunuda gerçekleştirmeyi umuyoruz.
İyi akşamlar dileklerimle,sevgiyle kalın hoşcakalın…..Handan-Serdar Berberoğlu
Yıldızların, güneş ve kamerin muntazaman hareketlerinden tut, tâ badem çiçeklerine kadar her bir taife o kadar muntazam, o kadar mükemmel bir surette Kadîr-i Ezelî’nin o taifeye verdiği nişanları, formaları, güzel libasları ve tayin ettiği harekâtı, bin defa ordudan daha muntazam bir tarzda izhar ediyor.
Öyle ise şu kâinatın mevcudatı onun emrine bakar ve imtisal eder, perde-i gayb arkasında bir Hâkim-i Mutlak’ı vardır.
Hem madem o Hâkim, bütün yaptığı icraat-ı hakîmane şehadetiyle hem gösterdiği âsâr-ı haşmetle bir Sultan-ı Zülcelal’dir.
Hem gösterdiği ihsanat ile gayet Rahîm bir Rab’dir.
Sözler[Y] – 636