3 Mart pazar günü Betçe’ye doğru yola çıktım, Datça Kent Konseyi Kültür Sanat Bilim Grubu’nun Sındı ve Yazıköy ziyaretleri vardı, organizasyonu yapan Ayşe Gülay Hakyemez hafta içinde davet etmişti. Bu günler çağlalar da çıkmıştır, çağla toplayanları da görüntülerim diye düşündüm, biraz arkadaşlarla takılırım, biraz da kendi kafama göre gezerim düşüncesiyle çıktım yola. Yağmurlu bir günün ardından sağlıklı bir Datça havasında güzel bir gezi oldu, kuzeyden esen hafif ama serin bir rüzgar, bazen bulutlara saklanan bazen bütün sıcaklığıyla içimizi ısıtan güneşle Yazıköy arazilerinde hoş dakikalar yaşadım.
Reşadiye kavşağından Knidos yoluna girer girmez sarı ve yeşil renklerin armonisinde baharın bütün güzellikleri gözler önündeydi. Sarı rengi, bahçeleri, yol kenarlarını boylu boyunca kaplayan ekşi kulaklar oluşturuyordu, badem ağaçlarındaki yeşilin sıcak tonları da mutluluk aşılar gibiydi. Ekşi kulaklar sarı çiçekleriyle ne kadar masum ve güzeldiler ama işte bazen görünenle ardında saklanan farklı olabiliyor, yayılmacı bir bitki, köklerinde yumrular var, söktüğünüz anda bu yumrular toprağa düşerek bir önceki seneden daha gür bu bitkilerin yayılmasını sağlıyor. Bahçenizde bir ekşi kulak varsa vay halinize artık her sene daha da gür olarak her yeri kaplar, taşların arasından, çitlerin kenarlarından temizleyeceğim diye çok uğraşırsınız. Neyse şimdilik ortaya çıkardıkları güzelliği öveyim, doğadaki denge öyle kendiliğinden bozulan bir şey değil, yine bir yerde bizim parmağımız vardır. Bu güzellikleri, aydınlık gökyüzünü, bulutları seyrede seyrede Sındı’ya geldim.
Arkadaşların Sındı Kooperatifi’nde toplantısı vardı, gittiğimde toplantı bitmiş, kooperatif başkanı Ömer Ohan bilgi vermeye devam ediyordu. Ben oldukça geç geldim, nedeni geç kalktım böyle olunca Sındı’ya geldiğimde saat 12.00’ye yaklaşıyordu sanırım, hemen karşıdaki kahvede Zeytincik’ten arkadaşımız Koca Mehmet arkadaşlarıyla oturuyordu, çay için davet edince oturup çayımızı içip sohbet ettik. Bu havada normal şartlarda kahveler boş olurdu, çağla zamanı, ama herkes kahvelerdeydi, iki kahve de aynı durumda. Çağla zamanı, özellikle pazar günleri bahçeler insan sesleriyle şenlenir. Sındı’da çağlalar diğer yerlere göre geç büyür ama bu yıl çağla yok, tüm gezi boyunca bunu gördüm. Önümüzdeki günlerde belki çoğalır. Rüzgarlar, yağmurlar, dolu gibi etkenlerin etkisi büyük.
Arkadaşlar Sındı Kooperatif ürünlerinden bolca aldılar daha sonra Yazı Köy’e doğru yola çıkılırken ben de arabama binip Yazıköy’e doğru hareket ettim. Yazıköy hareketliydi, burada da çağla olayı zayıf, herkes kahvelerdeydi. Bu güzel hava yağmurlu bir kışın ardından insanı gevşetiyor, böyle bir günde Datça merkezi sahilde güneşlenenlerle, kafelerde oturup sohbet edenlerle doludur. Yürüyüş grupları değişik rotalarda yürürler, bazı arkadaşlara rastladık, Kumyer Kalesi’ne doğru gidiyorlardı. Tur arabaları gördüm, dar Yazı sokaklarından geçmeye çalışan. Kimi bizim gibi Betçe’ye atar kendini, doğada, sakin bir ortamda bir zaman geçirir, aileleriyle piknik yapanlar vardır..
Yazıköy’de Betçe Sanat Merkezi Tiyatro Hocası Ümit Bakış arkadaşlara rehberlik etti, Yazıköylüler her zamanki güler yüzleri ile bizleri karşıladı. Sokaklarda her yaştan insanı görebilirsiniz, Datça’nın en hareketli köyü. Gülümseyen, selam veren insanlar içtenlikle hoş geldiniz derler.
Ümit arkadaş misafirlerini Betçe Sanat Merkezi’nde bilgilendirerek gezdirdi, hemen karşı tarafta Ayşe Ayaydın köy ürünlerini sergilemiş müşteri bekliyordu, beni meşhur etmedin diye takılınca her yerde senin fotoğrafın var dedim.
Çağla toplayanlar topladıkları çağlaları alıcılara getirip bırakıyor, Yazı muhtarı Salih Bora getirilen bir badem torbasını tartarken, gelen çağla bu kadar, Bağlarözü’nden gelmiş. Kilosu 30 TL den alınıyor, her hafta fiyatlar yavaş yavaş düşer. İlk çağla satanlar avantajlı oluyor, bunun için erken çiçek açan arkenci badem cinsleri de dikiliyor, Betçe tarafında çokça rastlıyorum. Bu yıl badem yılı değil öğrendim artık, havalar da ters gidince şimdilik çağla yok gibi.
Bu arada Yazı’dan Dursun Sarıyaz çağla toplayan birini görüntülemem içim bahçelerindeki çağla ağacının yanına götürdü. Torbayı boynuna geçirip toplamaya başladı ama çağlalar daha küçüktü, öyle sembolik bir toplama oldu, bu arada bu yılın ilk çağlasını da tatmış oldum. Bahçemizde küçük bir çağla ağacı var, erkenci bademden aşılamıştım, üzerinde biraz çağla var, daha yenecek gibi olmadılar. Bizim bahçe güneş almıyor, gübre falan da atmadım etkisi olabilir. Gelecek yıllarda büyüdüğünde nasipse çağlalarını yiyebileceğiz.
Ben arkadaşlardan ayrılıp çağla toplanan bir yere gideyim diye düşünürken Ümit Bakış arkadaş hocam biz Kapıtaşı yolunda kahvaltı yapacağız, ardından da ot toplamaya gideceğiz deyince arkadaşların yanına gitmeye karar verdim. Buluşulacak yerde geçen yıl piknik yapmıştık, dereden geçen bir yol oldukça bozuktu, birçok kişi arabalarını bırakıp yürüyerek gittiler.