Sayfanın başlığına ” Bir Eski Datça Öyküsü dedim, bu öyküyü sizlere anlatmaya çalışacağım. Evimize de yakın olduğu için boş zamanlarımda dinlenmek için bir çok kez Eski Datça mahallesine gelirim. Sessiz, tenha sokaklarında dolaşırken bir başka zamana, yıllar öncesine giderim çoğu kez. Bu dar sokaklarda, eski evlerde kimbilir ne öyküler gizlidir diye aklımdan geçirdiğim çok olmuştur. Bu arada bol bol fotoğraf çekerek hoş görüntüler de yakalamış oluyorum. Yine bir gün elimde fotoğraf makinası gezerken simdi size öyküsünü anlatacağım Ahmet bey yanıma geldi, ” Hocam sizi web sitenizden izliyorum, sizin ilginizi çekecek çalışmalarımı göstermek isterim” deyince Can Yücel sokağının yanındaki eski taş evlerden birine girerek Ahmet beyin restore çalışmalarını görmüş oldum, tabii bir hayli heyacanlandım, fotoğraflar çektim. Ahmet beyle bir gün tekrar görüşmek üzere, ayrıldıktan sonra bunu yapacağım bir çalışma olarak not ettim. Ve o gün geldi, Ahmet beyle Eski Datça’da buluşarak restore ettiği evleri onun verdiği bilgiler ışığında gezdik.
Eski Datça’da eski bir evin kapısından içeri girmemle birlikte öykümüz başlıyor. Ahşap kapıdan eski evin bahçesine adım atmış oldum. Bahçede hoş bir ışık taşlara, yapraklara ayrı bir hava katıyordu. Uzun bir zaman viran bir vaziyette kalan bu evler tekrar nefes almanın sevinciyle bize merhaba der gibiydi.
Öykümüzün kahramanı Ahmet Ege Gürkan, eski Datça evinin içini gezdiriyor. Her şey aslına uygun olarak restore edilmiş, bazı yerlerde Ahmet beyin yaratıcılığı devreye girmiş, orjinal yapı bozulmadan hoş bir çalışma ortaya çıkmış. Ahmet beyde benim ilgimi çeken taraf, aldığı bu evlerin orjinalliğini hiç bozmamış olması, ayrıntılara çok dikkat etmesi, bu sayede yıllar öncesine bir yolculuk yapıyoruz. Daha sonra göreceğiniz gibi Eski Datça’daki bir çok restorasyon çalışmasında bizzat önemli rol oynadığı halde şimdiye dek ismini duymamış olmam da ilginçti. Sakin, kendini göstermeyi sevmeyen, iş yapan bir kişi.
Ahmet beyin evlerinde geleneksel Datça evlerinde olduğu gibi tavanlar kargı döşeli. Tabii bu evler eskiden toprak damlı yapılardı, şimdi çatıları kiremit kaplı. Kargıların üzerine deniz yosunları, zakkum yaprakları falan konduktan sonra üzerine killi bir toprak seriliyordu.
Evin bahçesinde portakal ağacı ve bir tulumba var. Ahmet bey günlük hayat açısından düşünülünce ev hanımları için yaşaması zor evler diyor bu evler için.
Dışarıya çıktığımızda mimarlık etkinlikleri için Fethiye’den gelen bir mimar arkadaşın yapılar ilgisini çekince Ahmet bey kendisini bilgilendiriyor ve birlikte Eski Datça sokağını geziyoruz.
Bu evler Ahmet beyin kendisine ait, daha sonra buraya tekrar geleceğiz ve kendisinden öyküsünü dinleyeceğiz.
Ahmet bey mimar arkadaşa bitişikteki Buhor evini gezdirdi, Buhor isimli musevi birisine aitmiş karısı Mari, yörede Buhur evi diye de söyleniyor. Bahçe biraz dağınıktı çalışmalar sürüyor. Bu evde de üst kata taş merdivenle çıkılıyor.
İşte yıllar öncesinin Datça evi karşımızda, bir müze ev ortaya çıkmış. Böyle bir evi önceki yıllarda IlıcaSu değirmen evinde Yerel Tarih grubundan arkadaşlar hazırlamıştı. Ahmet arkadaşımın ellerine sağlık, Eski Datça’ya ayrı bir zenginlik katacak görüntüler.
Her şey titizlikle ve ayrıntılarıyla düşünülmüş.
Muzaffer Bey,
Sizinle 1 Ağustos 2015’TE UKKSA’da tanıştık. Sitenizi çok zevk alarak ve çok şey öğrenerek inceliyorum. Söylemeliyim ki bir beldeyi ve yöreyi böylesine kapsamlı, böylesine canlı aktaran bir başka sitenin daha olabileceğini düşünemiyorum. Sizi canı gönülden tebrik eder, emekleriniz için teşekkürü borç bilirim. İ.İbrahim Ünlü/İzmir
Çok teşekkürler İbrahim bey, yorumlarınız bana güç veriyor, selamlar…
teşekkürler çok güzel yazdınız
Her paylasimlarinizi hayranlıkla, bazen uzaklarda olsam bile özlemle takip ediyorum Arada bize yaşanmış hikayeler de yazsaniz yöre insansanimizin hikayelerini birde sizden okusak ne güzel olur. Saygılar. ..