2 Mart pazar günü arkadaşım Sedat Kaya ile birlikte Betçe’ye doğru yola çıktık. Bir gün önceden yağmurlu bir hava olacağını biliyordum ama yağmur yağarken bu topraklarda fotoğraflar çekmek, doğayı görüntülemek iyi olur dedim. Dışarıya çıkamazsak arabada oturup, sohbet eder, güzel bir yerden etrafı seyrederiz diye düşündüm.
Hızırşah Pustular mevkiine geldiğimizde doğa garip bir renge büründü, değişik havalarda gezmenin avantajı bunlar, doğanın çoğu kez göremeyeceğimiz görüntülerini yakalama fırsatınız oluyor. Oldukça belalı bir hava olacak diye geçirdim içimden.
Biraz sonra da kuvvetli bir yağmur başladı, yağmurlar artık değişti, birden kuvvetli bir şekilde başlıyor biraz sonra yavaşlıyor.
Sındı köyüne geldiğimizde de öyle oldu, daha sonra kahvede otururken tekrar hızlandı, gideceğimiz zaman da durmuştu. Kahve o gün kalabalıktı, yağmurlu havada köy gibi yerlerde başka yapacak bir şey yok, arkadaşlarınızla sohbet edersiniz, oyun oynarsınız. Koca Mehmet te oradaydı, masasına oturduk, ısmarladığı çayı içtik. Biraz sonra Sındı kooperatifi başkanı Ömer Ohal da geldi, sohbet ettik. Ömer bey başkanlığı gençlere bırakmış, doğal olarak biraz rahatlamıştı, stresli, zor işler…
Yağmur durunca ardından güneş çıktı, kahvenin karşısındaki duvarın yanına geldik, sohbetimize biraz da burada ayak üstü devam ettik. Aslında buraya gelmemin nedeni Sındı kooperatifine uğramaktı, Turizm sayfamda yer vermiştim, biraz daha fotoğraf çekmek istiyordum ama bugün kapalıymış.
Bademler yeşillenince Datça daha da yeşillere büründü. Karşıdaki bina Sındı Kalkınma Kooperatifi binası, köylülerin ürünleri burada satılıyor. Sındı etrafı dağlarla çevrili ilginç bir yer, nasip olursa gelecek günlerde bu dağlarda gezeceğim, yanıma Sındılı arkadaşlar da almak istiyorum. Rüzgar burada Karayel’den gelmeye başladı, Güneyden ve Batıdan esecekti bugün, sanırım rüzgar buralarda yön değiştiriyor dedim.
Dağların, tepelerin arasındaki düzlükler badem ağaçlarıyla kaplı.
Yaka köyünde durarak bu fotoğrafı çektim.