Yaşadığımız çevreye saygılı olmak, bize sunulan nimetlerin farkında olmaktır. Temiz bir havayı içimize çekmek, temiz sokaklarda yürümek, güzellikler sunan bir doğayı seyretmek, çevresine duyarlı insanlarla yan yana yaşamak birer ayrıcalık bana göre, her gün biraz daha kirlenen, çöp yığınına dönen dünyamızda. Geçen gün ” Okyanuslarda çöp adaları ” oluştu haber başlıklarını görünce dünyamızın insan eliyle nasıl yok edilmekte olduğunun üzüntüsünü yaşadım. Yapılan araştırmada 8 milyon tonu bulan çöp adalarının oluşumundan bahsediliyordu. Bu çöplerin büyük bir bölümünü plastik ürünler teşkil ediyor, istatistiklere baktığımızda bu ürünlerin kullanımında, denizlerle buluşmasında çevre duyarlılığının zayıf olduğu ülkeler başı çekmekte. Çevreye duyarlı olmak, çirkinliklerden, doğaya verilen zararlardan rahatsız olmak bence oldukça önemli. Boşver sana ne, veya bana ne, ben mi attım, atan temizlesin gibi sözleri duymuşuzdur, ama bazı insanlar bana ne, ben mi attım diyemiyor. İşte bugün çevre gönüllüsü bir grup arkadaş bir araya gelerek Ilıca Azmak’ta temizlik yaptılar. İşin temelinde yatan bu duyarlılıktı.
Etkinliği Kubilay Gezer arkadaş Facebook’ta ” Kirlilik Avcısı ” sayfasında paylaşmıştı, evde çalışırken mesajı tekrar görerek Taşlık plajına geldim. Dereyi marina inşaatına doğru biraz yürüyünce görürsünüz. Yıllardır yaz kış akar, kaynağı nedir tam bilemiyorum. Marina inşaatı yapılırken kamyonların geçmesi için aceleyle bir yol yapıldı, toprakla doldurularak derenin önü kesildi, kimse ne yapıyorsun demedi, deniz tarafından bakınca künk gibi bir şey de görünmüyor. Arkadaşlar temizlik yaparken öbür tarafında bir künk olduğu gördük, tabii böyle bir iş için yeterli genişlikte olmasa da oradan suyun akışını sağlamak bu derenin sağlığı açısından önemli. Yolu yaparken dereyi dolduranlar künkün deniz tarafındaki kısmına toprak ve kayaları atınca derenin akışı kesilmiş.
Akış olmayınca derenin tabanı balçıkla kaplanmış, yıllardır ben de dahil birçok kişi buradan geçti, rahatsız olanlar oldu, olmayanlar oldu. Sonuçta bir duyarlılık gösteremedik. Son olarak Esenada Eski Kükümet Binası’nda olduğu gibi. Harabeye dönen, bir pislik yuvası haline gelen ve limana gelen teknelerin ilk gördüğü yer olan bu yapıya duyarsız kaldığımız gibi. Yaşadıklarımız, bizim de bu duyarlılığımızı köreltti maalesef, sadece yakındık. Bugün gördüğüm arkadaşlar gibi bazıları duyarlılıklarını bu şekilde gösteriyorlar, bir farkındalık ta yaratılıyor, verilen mesajla kurumlardan vatandaşlara kadar herkese duyarsız kalmayın denmiş oluyor.
Datça Belediyesi’nin çöp kamyonları gelerek biriken çöpleri aldı. Kubilay arkadaşla yaptığım sohbette bu etkinliğe nasıl karar verdiniz dedim. ” Bir gün buradan geçerken bu manzarayı görüp rahatsız oldum . Gençler bu konuyla ilgili harekete geçmeli, bu gibi aktiviteler senede bir kere prosedür gereği diye olmamalı. Daha sık yapmak lazım, geleceğimiz çocuklarımızı önce bu konuda eğitmek lazım ki o şekilde çevremiz, doğamız temiz olur. ” dedi. Evet çevre duyarlılığı bizlerde neden oluşmuyor veya zayıf, diye düşünüldüğünde birçok sebep bulabiliriz. İlk önce doğal olarak eğitim aklımıza gelecektir, kreşlerden, ana okullarından başlayarak üniversitelere kadar uzanan. Sonra anne, baba olarak bu konudaki sorumluluklar, bir yere oturup yığınla çekirdek çöpü bırakan, poşeti, plastik bardakları arabanın penceresinden fırlatan, piknik alanındaki çöpleri bir torbaya doldurup en yakınındaki çöp bidonuna atma gereği duymayan bir yetişkin çocuğuna bu konuda nasıl bir duyarlılık kazandırabilir ? diye sorabiliriz.
Datçamızda bu konuda tanık olduğum ibirkaç olay beni etkilemiştir, daha önce de yazmıştım, bunlardan biri; Datça’ya turistik bir gezi için gelen yabancı bir aileye doğa yürüyüşünde rehberlik yapmıştık, çocuklarıyla yaptıkları bir yürüyüş. Çocuklar yürüyüş boyunca geçtikleri yerlerdeki poşetleri, plastik atıkları toplayarak yürüdüler. Tabii bu görüntüler onlar için normal şeylerdi, ama bizim için şaşırtıcıydı. Başka bir ülkede yürümeye gelmişsin ve orada benim ülkem değil, bana ne demiyorsun. Doğa hepimizin evi düşüncesiyle oradaki çöplere duyarsız kalamıyorsun. 9 milyon ton çöp örneğinde olduğu gibi atılan her atık nerede olursa olsun, zamanla tüm dünyaymızı tehdit eder hale geliyor.
Bu pisliğin içinde yaşam savaşı veren canlılardan bir tosbağa, Kubilay arkadaşın çolgusuna takılıyor, zarar vermeden dikkatlice çıkarılıp suya bırakılıyor. Balçık kokusu tüm çevreye yayılıyor. Çöp toplama etkinliği sonrası arkadaşlarla Datça Belediyesi’ne gittik, başkan ilçe dışındaydı İnci hanımla görüştük, notlar aldı, gereğinin yapılacağını söyledi. Gereği deyince bir kepçe ile künkün önündeki birikinti alınarak künkün açılıp, Ilıca Azmak suyunun denizle kavuşması sağlanacak.