31 ocak tarihinde arkadaşım Ekrem İpek ile buluşup Betçe’ye doğru yola çıktık. Yazı aratmayan güneşli, sıcak bir hava vardı. Bu güzel havayı değerlendirip epeydir yapmadığımız doğa yürüyüşlerinden birini daha yaşama geçirmekti niyetim ama sabah yola çıkıncaya kadar nerede yürüyeceğimiz konusunda bir fikrimiz yoktu. Yakaköy’e geldiğimizde arkadaşıma Kocadağ’a çıkalım dedim, arkadaşım da onaylayınca malzemelerimizi alıp o günkü serüvenimize başladık. Dağlar seslenince bu güzel türüyüşün içinde buluverdik kendimizi.
Kocadağ’a sarp kayalıkların olduğu güney yakasından tırmandık, zaman zaman adrenalin yüklü zamanlarımız oldu. Dağdan indikten sonra Yazıköy ve arkasından Palamutbükü’nde mola verdik. Palamutbükü’nde bizi güzel bir sürpriz bekliyordu, Çeşmeköy yolu girişinde badem çiçekleri inanılmaz güzeldiler.
Arabamızı Yakaköy çıkışında yol kenarına park ederek tarlaların arasından dağa doğru yürümeye başladık. İlk kez yürüdüğümüz araziler. Yaka’daki Kocadağ’a daha önceki yıllarda yine Ekrem arkadaşım ve bu bölgeyi iyi bilen Akın Pilavcı ile çıkmıştık. O zaman dağa batı yamaçlarındaki patika yoldan başlamıştık. İnişimiz oldukça zorlu kayalıklardan olmuştu ve hala o günün anısı bütün canlılığıyla aklımdadır. Bugün bu sarp kayalıkların olduğu güney cephesinden çıkmaktı niyetimiz. Geçenlerde dağa bakarken kayalık kısımlarında oyuklar görmüştüm, oraya ulaşmak istiyorduk.
Köy ve tarlalar teraslar şeklinde yükseliyor, Yakaköy’ün hemen arkasındaki dağlar kuzey rüzgarlarına karşı bu bölgeyi koruyor. Birbirine paralel yollara çıktık birkaç kez. O gün gökyüzünün rengi çok güzeldi, sisli atmosferin etkisi olabilir.
Birkaç tarlada papatyalara rastladık, bademlerin çiçek açma zamanı geldi ama ağaçlar daha yapraklarını bile dökmediler. Hava sıcaktı, buralarda biraz daha sıcaklık artıyor, rüzgardan korunan kısımlar. Üstümüzdeki kalın giysileri çıkarmamız gerekti.
Otlarla kaplı bir araziden geçerken, yükseklere çıktıkça Yaka’dan Yazıköy’e doğru uzanan ova daha belirgin olarak görünmeye başladı. Gökyüzünün hoş bir rengi vardı, bulutlar da bu renge uymuşlardı.
Dağın eteklerine gelebilmek için epey bir yol katetmek gerekiyor. Zeytin ağaçlarında gördüğümüz hurma zeytinler yenecek haldeydi.
Yanyana duran üç zeytin gövdesinden sağa doğru giderek ormana girdik, artık tarım arazilerinin son bulduğu anlar. Dağın fotoğrafta görünen dik kayalıklarına doğru gideceğiz. İlk kez geldiğimiz bir yer kayalıklara odaklanarak bir yol belirliyeceğiz.