Kendi çadırınızla veya buradaki çadırlarla kamp hayatı yaşayabilirsiniz. Şu an elektrik yok, kuyu suyu, buzdolabı, çamaşır makinası, aydınlatma gibi zaruri ihtiyaçlar güneş panellerinden elde edilecek elektrikle sağlanacak. Doğayla iç içe, sakin, doğal bir kamp hayatı yaşamak isteyenler tercih edebilir. Günü birlik yararlanmak isteyenlere de açık, geleneksel anlamda piknik yapmak, ateş yakmak yasak.
Akçabük en güzel sahillere sahip koylarımızdan.
Akçabük’ten sonra Gerence ( Akvaryum ) geliyor, nedense bu kez orayı atlamış geçmişiz, çok güzel bir denize sahip, ağaçların gölgesinden yararlanabilirsiniz, sayfamda çok sayıda fotoğrafı var.
Gerence’den sonra Palamutbü geliyor, yakın bir mesafe var aralarınada. Datça’nın en büyük sahiline sahip bir koyumuz, rahbet gördükçe her yıl biraz daha sahiller şemşiye ve şezlonglarla doldu, halk plajı denen kısımlarda da artık aynı görüntüler var. Uzun sahili boyunca işletmeler, lokantalar, tesisler sıralanıyor, her yıl bunlara yenisi katılıyor. Tabii bu kalabalıklaşma gelecekte birçok sorunu da getirecektir, alt yapısı olmayan bir yer, bir an önce imar durumu hazırlanıp arıtma gibi çalışmaların yapılması gerekiyor. Genelde aile işletmelerinin olduğu bir turistik yer, müşterilerle iyi ilişkiler kuruluyor ve insanlar buradan memnun ayrılıyor, gözlemim bu şekilde.
Renkler çok güzeldi, Mavi- Beyaz otelin önünden birkaç fotoğraf çekeyim dedim ama vasıtalar, direkler, teller buna engel oldu. Burada da en büyük sorunlardan biri arabaların park durumu.
Arkadaşımız Tayyar Toksöz’ün işlettiği Dostlar Restaurant’ta yemek molası verdik, uzun yıllardır buradan geçerken soluklandığımız bir yer. Denizin renkleri, ılgın ağaçlarının altındaki ışık hep hoşuma gitmiştir. Palamutbükü sahillerinde denize giren çokça kişi vardı, işletmelerin önünde kendi şezlong ve şemşiyeleri var, bunlardan yararlanabiliyorsunuz. Dediğim gibi upuzun bir sahil bu gibi yerlerle kaplı vaziyette.