12 Ocak Pazartesi günü Bülent Ecevit Kültür Merkezi’nde Muğla Arı Yetiştiriciler Birliği’nin düzenlediği bir panel oldu. Panelde konuşmacı olarak ülkemizde bu konudaki araştırmaları ile tanınan Prof Dr.Muhsin Doğaroğlu arıcılara başarılı olmanın yollarını geniş bir biçimde açıkladı. Sorulara cavap verdi. Arıcılık Datça’da önemli bir uğraş, benim de ilgimi çeken bir konu olduğu için paneli sonuna kadar izleyerek notlar aldım, bazı can alıcı noktaları arıcı arkadaşlarıma iletmeye çalışacağım. Kültür merkezindeki salon hemen hemen doluydu, Datça’nın değişik bölgelerinden gelmiş birçok arıcı Muhsin Doğaroğlu’nun verdiği bilgileri can kulağı ile dinledi. Bu bilgilerden yararlananlar olacağı gibi ben babamdan öğrendiğim gibi yaparım diyenler de olacaktır. Bazıları yeniliklere açık değil, ve geleneksel metotlar daha garantili diye düşünüyorlar. Arıcılık araştırmaya , denemelere çok açık bir uğraş, şaşırtıcı şekilde bilgi gerektiren, öğrenmenin bitmediği bir uğraş.
Bu konunun benim ilgimi çekmesine gelince arılar tabiatın mucizevi yaratıklarından, konuyu biraz incelediğinizde şaşırıyorsunuz. Doğanın sürekliliğinde büyük bir görevi yerine getiren bu canlılar gibi yaşamın her alanında mucizevi bir yaşam süregelmekte. Umursamadığımız her karış toprakta, her ağaç gövdesinde, suda, bunun gibi binlerce canlı yaşamı sürekli kılmak için çalışıyorlar. Onlara hayranlık, saygı duymamak mümkün mü…
Muğla Arı Yetiştiriciler Birliği Başkanı Ziya Şahin Muğla’nın bütün ilçelerini dolaşarak yıllık sohbet toplantıları yaptıklarını, birliğin projelerini arıcılara aktardıklarını söyledi. Bu toplantılarda Birliğin faaliyetleri hakkında bilgi veriliyor. Bu toplantıda olduğu gibi dalında uzman bir konuşmacı Arıcılara önemli bilgiler veriyor. Muhsin Doğaroğlu Arıcılık konusunda ülkemizin her tarafını gezerek çalışmalar yapıyor, bu konularda kitapları var. Ülkemizin her tarafına giderek arıcılarla çalışmalarda bulunuyor. Dinlediğim bilgilerden ben bile birçok şey öğrendim, bu konuyla uğraşan bir kişi için çok faydalı bilgilerdi.
Muhsin Doğaroğlu’nun ilk üzerinde durduğu konu geleneksel arıcılığın artık bırakılması gerektiği oldu. “Muhsin Hoca ” Arıcılık bilgileri ne kadar eskiden geliyorsa o işte o kadar yanlış vardır ” vardır diyerek bu konunun önemini vurguladı. ” 42 senedir bu sektörün içindeyim, dünya literatürünü takip ettiğim halde hala bu konuyu öğrenmeye çalışıyorum. Dünyanın neresinde yeni bir bilgi varsa bunu kendi bilgi ve tecrübelerimle yoğurup sizlere aktarmaya çalışıyorum ” dedi.
ARICILIKTA 6 TEMEL KURAL
Muhsin Doğaroğlu arıcılıkta 6 tane temel kural olduğunu söyledi, bunlarla ilgili geniş bilgiler verdi.
1. Kaynak Kullanımı: Bazen bal alınan kaynak çok kuvvetli olduğu halde alınan bal tatmin edici olmaz. Kaynağa göre arı sayısı fazlaysa veya birkaç arıcının kovanları birbirine yakın olarak konulursa bu gibi durumla karşılaşılıyor. Kaynağın nasıl verimli olacağı konusunda 3 kural var.
1- Yoğunluk : Bal yakın çevreden elde edilir. 600 m den gelen bal toplananın 5/1 dir. 1000 metrenin içinde ne varsa ondan faydalanıyoruz. Orada çok fazla kovan olursa toplanan bal arının ancak karnını doyurur. Yakın çevrenin verimliliğinin hangi düzeyde olduğunu öğrenip ona göre arı koymalı. Bunu nasıl öğreniriz: Bir sene gittin oraya, kantarı koydun. İki katlı kovanda çiçek açtığında 1 kovandan günde 8-10 kilo bal alamıyorsanız bir sorun var demektir. 2- Yakınlık : Arı gerektiğince kaynağa yakın değise bu zaman kaybı, yakıt kaybı, verim kaybı demektir. 3- Zamanlama : Arı gelişmeye başladığı, çoğaldığı, yavruyu en çok ürettiği zamanda, bir dönem yavru olan arı bir dönem tarla arısı olur. Arının bal yapımı, kuluçka sayısının fazlalığı ile tarla arısının fazlalığına bağlıdır. İki kovan koyarsınız birinde genç diğerinde tarla arısı fazladır.
2 – Arılık seçimi ve flora : Kovanın bal toplayabilme zamanının çiçeklenme zamanına denk geldiği zaman iyi bal alınır. Tarla arısının fazla olduğu zamanda çiçek te olursa verim çok olur.
3 – Araziye dağılım ve çiçeğe yakınlık
2-Damızlık Kullanımı: Kendi bölgemizin arılarını kullanacağız, gerekirse ıslahını yapacağız. Ana arı mutlak surette sizin bölgenizin arısı olmalıdır.
3- Bakım ve besleme : Gerektiği zamanda bakım ve beslemenin yapılması. Buna uymuyoruz ya da yanlış besleme yapılıyor. Aynı şekilde ilaçlamada da aynı hatalar oluyor. Gereği yokken boşyere ilaç parası ödüyorsunuz ve fayda sağlayacağız derken arının zarar görmesine neden oluyoruz.
Çam balı bizim servetimiz ama çamdan önce yaylada güçlü bir miktarda bal alın, haziran ayından Temmuz’a kadar bu balı almaya çalışın, koyun depoya.
4- Populasyon düzenleme : Muğla arısı hırçın bir tür değildir ama savunma içgüdüsü kuvvetlidir. Bu arı değişik arıların karışımı ile binlerce yılda oluşmuştur. Islah çalışmaları ile dünyaca aranan bir tür üretilir. Her arı Muğla arısı gibi kolay kolay sonbaharda bal üretmez.
Arının bu bölgede oğul vermesinin temel nedeni yaşlı arı. Hiç bir arı 2 kış geçirmeyecek, 2 kış geçirirse 2. kıştan sonra mutlaka oğul verecektir. O zaman arıyı ne zaman yetiştireceğiz, ne zaman değiştireceğiz: Baharda ana arıyı yetiştireceğiz, onu yıpratmadan en verimli olduğu 2. senesinde kullanacağız. Sonbaharda ana arıyı üretim yapacağımız kovana koyacağız ama 2. kışı geçirtmeyeceğiz.
Baharda kesinlikle arıyı bölmeyeceğiz. Hiçbir zaman kuvvetliden zayıfa takviye yapmayacağız, takviye yapılacaksa zayıftan kuvvetliye olacak.
Oğul vermenin birinci sebebi yaşı ise diğer sebebi genetiktir. Çünkü tarih boyunca oğul vermesi için teşvik edilmişlerdir. Geleneksel arıcılıkta oğul vermek taktir edilecek bir durumdur. Modern arıcılıkta ana arı oğul vermeyenden üretilir. Yaşına da dikkat edilirse oğul verme olmayacaktır. Türkiye’de 1 kovandan 100 ana arı ütetiliyor, ortaya ucube arılar çıkıyor. Ana arıyı ya ıslah edilmiş bir popülasyondan alacaksınız ya da kendiniz gen havuzu oluşturacaksınız. Veya hiç bir şekilde müdahale etmeyeceksiniz arılar doğruyu bulur. Ana arı kovanın temel direği, herşeyidir, kovan sayısı değil ana arının özellikleri önemlidir.
Ticari arıcılıkta dikkat edilecek hususlardan birisi akrabalık yetiştirmektir. Akrabalığa dikkat edilmezse hem dişileri hem erkekleri akraba olduğu zaman insanlarda olduğu gibi sakıncalar ortaya çıkar.
5-Modern Ekipman Kullanımı : Modern ekipman kullanımından yanayım ama batılılar kadar modern ekipman kullanın demiyeceğim. Batıda 6 katlı arıyı taşıma imkanları var, arıcılık haritaları var, günü gününe nerede olması gerektiğini belirliyorlar.
Muğla Arıcıları olarak iki şeyi kullanmanızı öneriyorum; 1 – Kat kullanımı 2- Izagara Kullanımı . Dünya piyasası ile rekabet edebilecek durumda olduğumuzda karnımız tok olacak. Bir kovandan yarım teneke bal alırken modern ekipmanlarla 3 teneke bal almaya başladılar. 3 senelik bir eğitim politikası ile 6 misli bal alınıyor, Muhsin hoca örnek olarak Arjantini verdi. Artık babadan, dededen kalma yöntemler iflas etti. Datça tek katlı arıcılık yapmaya alışmış bir bölge, bundan vazgeçeceğiz. Biz ne zaman kat atmayı öğreneceğiz sene boyunca güçlü arılarla arıcılık yapacağız o zaman arıcılıkta çağ atlayacağız. Bu konuda tereddütleriniz olursa yardıma hazırız.
6- Hastalık ve zararlı savaşımı : Hastalık ve zararlı savaşımında toplu mücadele çok önemli. Özellikle Varroa gibi bulaşan hastalıklarda toplu mücadele yaptığınız oranda başarılı olursunuz. Diğer yandan hasta arıyı iyi etmek yerine arıyı sağlıklı iken korumak önemli. Hasta arıyla uğrşırken güç, verim ve para kaybına uğranılıyor.
Bir adamım 100 tane kovanı varsa bu kovanların 20 tanesi öldüğünde kayıp 20 kovanla sınırlı kalmaz, hastalık 40-50 kovanda da yaşayacak kadar bir güç bırakmıştır, onlardan verim beklenmez. 100 kovanın 20 tanesi ölmüşse bilinki 80 tanesi de devre dışıdır. Hastalık iyileştirme değil hastalık önleme hedef alınmalı.
Arıcılıkta Hastalığı Önlemede En Önemli Faktörler:
1 – Genetik: Kimi arılar genetik olarak kimi içinde bulunduğu koşullar nedeniyle bağışıklığı güçlüdür. Zararlılarla mücadele etmesini bilen arılar var. Hastalıkla savaşmak için güçlü, bilen, genetik yapısı kuvvetli kalabalık bir ordu lazım.
2 – Bakım Besleme: Bakım ve beslemeyi doğru yaparsan hastalıkla mücadeleyi bir ölçüde sağlamış olursun. Hastalık geldi mi bakımsız olanı devirir.
Baharda ve sonbaharda arı bölünmez, popülasyon gücü arttıkça kışa dayanma gücü artar. Arı 100 tane olacapına 50 tane olsun ama kuvvetli olsun. Kışa girişte anası değişmiş genç, güçlü bir arı hedeflenmeli. Çerçeve sayısı da kışı geçirmede önemli, 8 çerçeveden az olmamalı.
Prof. Dr Muhsin Doğaroğlu Bunun gibi birçok konuda daha bilgi verdi, kışın kovanların korunması, verilecek şerbet, yemliklerin durumu vs. Şeker konusuna gelirsem kış sezonunda arıya verilen şekerli şerbet arının tüketmesi için, bu dönemde arı ancak yaşam savaşı veriyor. Aslında arının güçlü olması için bala ihtiyacı var, bazı arıcılar tüm balı alarak şerbet vermeye çalışıyor. Güçlü olması için benim anladığım kadarıyla çiçek balına, polene ihtiyacı var. Verilen biilgileri geniş olarak Muhsin hocanın kitaplarında bulabilirsiniz, internette satılıyor ( Modern arıcılık teknikleri, Çiçekten sofraya balın öyküsü ) . Diğer yandan internette de bu konularda güzel paylaşımlar var, dünyadan kopuk başarılı olmak, kaynakları yerinde kullanmak mümkün değil, sizden iyi bilen birileri mutlaka var.