08 Şubat Perşembe günü Datça Belediye Salonunda Kent konseyi Su Çalışma Grubu’nun hazırlamış olduğu ” Datça’da Su ” başlıklı bir sunum vardı. Güzel bir çalışma olmuş, ben ve sunumu izleyen arkadaşlarımız konu ile ilgili yeni bilgiler edindik. Geçen yıl ilçemizde yaşanan su kesintileri, sorunlarını biliyorsunuz, buna çare olarak yeni kuyular açıldı, su sorunu şimdilik çözülmüş görünüyor. Şimdilik diyorum, su sorununu çözmeye çalışırken yeni sorunları ortaya çıkaracak kısır döngüden kaçınmak gerekiyor. Yazımın devamını okuduğunuzda ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız. İlçemizin içinde bulunduğu iklim kuşağı ve son yıllardaki iklimsel değişiklikler dikkate alınarak bir su politikasının oluşturulması gerekmekte. Adımlar atılırken uzun vadeli, geleceği düşünmek gerekiyor. Yetkili kurumların dışında bizlerin de bu konuda yapacağı pek çok şey var.
Saat 11.00 de başlayan sunum 3 saate yakın sürdü, Tuğrul Kınıkoğlu ve Faruk Şahin arkadaşlarımızın sunumunu sıkılmadan, merakla dinledik. Arkadaşlarımız katılımcıların sorularını da yanıtladılar.
Su yerini başka bir maddeyle dolduramadığımız yaşamsal doğal bir kaynak. Öğrendiklerimiz bizim ve geleceğimiz açısından önemli bilgilerdi. Artan nüfus, iklimsel değişiklikler, doğal tahribatlar, suyun dikkatsiz kullanımı, plansız yapılaşmalar gibi birçok etken bugün yaşanılan su sorunlarına etki etmekte.
Datça Yarımadası’ndaki en büyük su tabakası ( Akifer ) Karaköy – Reşadiye – Kızlan bölgesinde yer almakta ve biz bu suyu kullanmaktayız. 2000 yılından bu yana % 50 artan bir nüfus var, tarımsal üretimde de su kullanımı artmış durumda. Tarımdaki su kullanımının artmasında damlama sulama denilen yöntemin kullanılmasının etkisi var, ( bu yöntemle daha geniş alanların ekiliyor olması ki dağlık arazilerde bile güz domatesinin ekildiğini görüyoruz ). Ardı ardına açılan su kuyuları da diğer bir konu, artık Akifer’den emniyetsiz bir şekilde su çekilmekte, yeraltı su seviyesi devamlı düşmektedir. Bunun sebebinin yağmurlardan çok plansız bir şekilde suyun sarfedilmesiyle ilgili olduğunu öğrendik, bu durumda yağmurlar ne denli yağarsa yağsın boşalan su seviyesini yeterli seviyeye getirmek mümkün olmuyor. Bunun bir diğer olumsuz yönü de boşalan su tabakalarına tuzlu suyun akın etmesi olarak görünüyor ki bunu artık geri döndürmek te mümkün değil. Günümüzdeki imkanlarla çok daha derinden su çekilir diye düşünenlerin yanıldığı nokta derine indikçe tuzlu su tabakasını da çekiyor olmamız.
Akiferdeki su seviyesinin düşmesi ile yükseklerdeki bitki örtüsü yeterli suyu bulamayarak kurumaya başlayacaktır ki bunu son yıllarda birçok yerde görebiliyoruz, makiler, çamlar, frigina türü bitkiler kuruyor. Bu durum akarsuları da etkiliyor, geçmiş yıllarda akan pek çok dere akmamaktadır. Aşırı pompalama, ile kuyular kuruyor, pompalar daha derinlere iniyor, kıyılardaki kuyularda tuzlanma başladı.
Kullandığımız yeraltındaki bu su tabakası maalesef yağış azlığından değil tüketim fazlalalığından boşalıyor, arkadaşlar bunu rakamsal istatiklerle açıkladılar. Akifere ( Yer altı suyunu barındaran gözenekli tabaka ) muhtaçmıyız, başka bir alternatif yok mu sorusuna cevap: Hisarönü barajından söz ediliyor, henüz etüdleri devam ediyor, bütün aşamalardan sonra hizmet vermesi en az bir on seneyi bulur. Deniz suyunun arıtılması ise maliyet ve teknolojik açıdan kolay bir iş değil. Yani elimizde kullanabileceğimiz sadece bu Karaköy – Kızlan arasındaki Akifer kalıyor. Çözüm yeraltı sularımızı yağmurla beslemek ve suyu tutumlu kullanmak.
1- Akiferin uzun yıllar sağlıklı bir şekilde Datça’ya su sağlaması için kuyulardan tüketim kontrol altına alınmalı.
2- Nüfus su kaynaklarına orantılı olmalı.
3-Sektörel gelişim planlarında su durumu göz önünde bulundurulmalı
4- Mevcut nüfus su tasarrufu yapmalı
5- Kuyular kontrol altına alınmalı
6- Akiferlerin yağmur suyu ile beslenme kapasiteleri artırılmalı