27 Eylül Cumartesi beklenen yağmurlar geldi, zaman zaman hızlanan yağmurun ardından gece kuzeyli rüzgarlar kuvvetlice esmeye başladı, bütün gece rüzgarın sesini duydum. Hatta uyurken bile o ses kulaklarımda yankılandı durdu. Kuzeyden esen rüzgarlar bizim evde etkili oluyor, Karaköy’den vadiyi aşıp gelen rüzgar bizim oralarda patlıyor. İlk taşındığımızda alışmak kolay olmadı, kapıları çarptırmamayı, rüzgarla barışık olmayı zaman içinde öğrendik. Hatta öyle oldu ki onsuz yapamaz olmuştuk. Son yıllarda Datça’nın o meşhur kuzeyli rüzgarları esmez oldu, daha önceleri yazın bile üstümüze birşeyler alır öyle otururduk evin önünde. Bu yıl yazla birlikte o rüzgarlar geri geldi, her zaman sakin olan eylül bile rüzgarlı geçti. Tabii merkezde oturanlar bu rügarları pek duymuyorlarmış, aşağılarda rüzgar yok denildiğine birkaç kez tanık oldum. Binalar artık rüzgarları kesiyor belki de..
Pazar günü hiç dışarıya çıkmadım, bilgisayarda çalışmam oldu, rüzgarın sesi yine hep kulaklarımda, Karayel bütün kuvveti ile esmekteydi. O ses bir zaman sonra yordu beni, hiç ara vermeden gelen uğultusunu dinledim durdum. Bizim buralarda böyleyse Karaköy’de kim bilir nasıldır diye düşündüm arada sırada. Güneş batmaya yakın da aklıma düştü bir gidip bakayım dedim, hem biraz değişiklik olur hem de rüzgarla gelen bulutların gün batımında fotoğraflarını çekerim dedim ve Karaköy’e gittim. Karaköy limanına ne zaman gitmemiştim, balıkçı barınağının betonları bitmiş, çok güzel olmuş. Kuzeydeki kısım biraz daha yükseltilecek sanırım, dalgalar şimdiki yüksekliği aşıyordu. Balık tutan arkadaşlar vardı, marina inşaatında çalışıyorlarmış,onlarla tanıştım, fotoğraflarını çektim, gün batımını bekliyordum artık.
Karayel oldukça kuvvetli ve soğuk esiyordu, üstüme kalın birşeyler giydiğim halde eve geldiğimde ısınmak için üstüme birkaç kat birşeyler giymek durumunda kaldım. Kırbaç gibi yüzeme çarpan bir rüzgar,. Öyle gökyüzünde de beklediğim gibi bulutlar yoktu ilk başlarda, belki güneşin batışını da göremem diye düşündüm bir ara.
Teknenin bağlandığı kısımda dalgalar zaman zaman beton duvarları aşıyordu, tekne sahipleri baş iplerini bağlarken ıslanmış olmalılar. Rüzgara ve dalgalara rahmen o kısımda balık tutanlar vardı, balık merakı böyle bir şey işte yaşadığım için onları çok iyi anlıyorum. Sonra kendimi düşündüm, benim bu soğuk esen rüzgarda fotoğraf çekmemin de onların davranışından pek farkı yoktu aslında.
Güneş hala parlaktı, biraz daha ışığının sönmsini bekledim, kayıkları ve güneşin batımını birlikye görüntüleyecektim. Daha önce Karaköy’de gün batımını görüntülemiştim ama daha ileride, sahilden çekmiştim fotoğrafları. O zamanlar güneş Kos adasının üzerinden batıyordu, şimdi biraz daha batıdan batacak, bir zaman sonra onun batışını buralardan göremiyeceğiz.
Gün batımı çok güzeldi, arka arkaya fotoğrafları çekerken odaklanma sesini duyamadığım aklıma gelmemiş, çok güzel fotoğraflar çektim derken en güzel anlar maalesef net çıkmamış, eve gelip bilgisayarda netlikteki bozukluklara daha sonra anlam verebildim ve kendime çok kızdım. En son fotoğraf çekerken manuel ayarlarda çalışmıştım, öylece kalmış. Güneşin batarkenki son anları çok güzeldi ama yaptığım dalgınlığın sonucu netlik bozuk, o anları sizlere gösteremiyorum bu yüzden. Ne kadar fotoğraf çeksem de daha bu işleri tam öğrenemedik, bu bana ders olur umarım, bundan sonra makinamı elime her alışımda önce sağına soluna, ayarlarına bakmam lazım, bazı anlar vardır ömrünüzde bir kere karşınıza çıkar. Bu her alanda böyledir, o anları değerlendiremezsen hep buruk bir şekilde hatırlar durursun, çoğumuzun yaşamında olmuştur.
Güneş batmak üzereyken gökyüzünü bulutlar kaplayıverdi biden, katmer, katmer bulutlar, güneşin turuncu ışıklarında renkleri değişiverdi, manzara çok güzeldi. Gökyüzündeki hareketliliğe ve sert esen rüzgara karşın huzur veren bir ortam oluştu ve tüm bedenimi sarıverdi.
Balık tutan gençler ve yangın varmışcasına göğü ısıtan o bulutlar bir bütün oluverdiler kompozisyonun içinde. Üşüdüğüme aldırmıyordum artık, beklediğim o görüntüler güneşin kaybolmasıyla daha güzel ortaya çıkmıştı. Bazen tesadüflerle yakalarsınız güzel anları ama çoğu kez bir emek gerektirir. Yaşamda herşey bir emekle olur, emeğe saygı duyanlar için yaşam daha anlamlıdır.
DİĞER FOTOĞRAFLAR İÇİN TIKLAYIN
Sayın hocam,
Kızmayın kendinize.Sizin yaşadığınız ayarları gözden geçirmeden çekim sıkıntısını,aynen ben de yaşıyorum.Bunun en büyük nedeni,belli bir yaş sonrası gözlerin ayarının bozulmuş olması.Gözümde,yakın gözlüğü ile fotoğraf çekmek sıkıntılı oluyor.Oysa küçük rakam ve harflerin çıplak gözle makinede,bir çırpıda görünmesi artık zorlaştığındandır.Bu arada,Datça’da,hem eylül ve hem de akşam olunca doyumsuz sonuçlara ulaşmışsınız.Sevgiyle..
Benimki görme sorunu değil Aziz bey, şükür yakını gözlüksüz en iyi şekilde görebiliyorum, olay güzel birşey karşısında heyacanlanıp amatörce davranmak, amatör olmak güzel birşey ama bezen onun da ayarını bilmek lazım diye düşünüyorum. Yorumunuz için teşekkürler, selamlar…