Havaların ısınmasıyla birlikte etkinlikler de arka arkaya gelmeye başladı, zamanımın büyük çoğunluğunu bu etkinlikleri takip etmek için harcıyorum. Günlüklerimi, haber sayfamı zamanında yetiştiremem zorlaşıyor. Dünya sanat günü etkinliklerinin bazılarına gidebildim, Kısa Film Çalışmalarını da takip etmeye çalışıyorum.
19 Nisan Cumartesi günü saat 12.00 de Kırmızı Kapı sanat alanında Datçalı heykeltraş Korkut Sönmez’in söyleşisi vardı. Onu izlemek için gittiğimde etkinlik için henüz bir faaliyet görünmüyordu, Korkut arkadaşımla beklerken, buradaki bazı atölyeleri gezme imkanı buldum. Daha sonra oradan ayrıldım, Korkut Sönmez’in konuşması “Sanatçı ve Topluma İnce Bir Dokunuş” başlığını taşıyordu, bana konuşmasının metnini gönderdi.
“Sanat normal işleyişin dışında bir kavramdır. Herhangi bir sistemin içine girmek istemez. Belki bir çok insanla paralel bir duygu ve tavırdır bu, fakat sanatçı tercihiyle çoktan ayrılmıştır zaten yani sanat yapıyordur.
Aşırı hassasiyet gerektiren bir şeydir sanat. Sanatçı diğer mesleklerden farklı olarak 24 saat, uykusunda bile mesaidedir. Bu doyumu ve doyumsuzluğunun gereği gibidir sanki. Sanat dünyanın her yerinde ve her koşulda yapılabilir. Yaşadığı alanın kimliğini en iyi sanatçı analiz eder. Çünkü herhangi bir dayatmaya tüm olaylara sıradan görünen meselelere duyarlılığı, en gelişmiş bakış ve değerlendirme yetisine sahip olan kişidir sanatçı.
Bir kişiye yaprağın ne renk olduğunu sorarsanız yeşil cevabını alırsınız, oysa sanatçının cevabı gerçekte olduğu gibi en az beş ve fazlasıdır. Bakış açısı bir yaprakla başlar, ormanlara sığmaz ve asla yeterli olmaz bu arayış sanatçıda.
Sanatçının üstüne düşen sorumluluklar: Doğal olarak çocukluktan bu yana sanat konusunda bilgisiz bırakılmış vatandaşı aydınlatmaktır, bohemliğinin gölgesinde bırakmamaktır bu da sanatçının bizim gibi toplumlarda aslında omuzunda ekstara bir yüktür.
Toplumun üstüne düşen sorumluluklar: Çekingenliğini ve bilgisizliğini bir yana bırakıp sormak ve hiç dahil olmadığı konuyu öğrenmeye çaba sarfetmektir. “Bu da ne şimdi sanat bu mu “gibi cahil, ego şişkini lafların üstesinden yine manifestolarıyla, duruşu ve samimiyetiyle sanatçı gelecektir.
Yine görüldüğü üzere toplum işinde gücünde, sanatçı omzunda ekonomik toplumsal ve tinsel yüküyle dimdik ayakta durmak zorunda…”
Derin Mavi sanat atölyesinde Sülün Karaağaç yeni bir keçe çalışması üzerinde çalışıyordu. Biraz İleride de ressam Yasemin Özen Gök resmini yapıyordu. Sanat gibi bir uğraşınız varsa zamanın nasıl geçtiğini anlayamazsınız.
Yasemin hanımın resimlerinde sihirli bir ışık sizi tablonun içine çekiveriyor, ilahi bir duygu hissediyorsunuz.
Atölye Derin Mavi’den karşısındaki Şükran Baykara’nın resim Atölyesine geçtim, Şükran hanım Marmara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesinden mezun. 1991 yılında Yusuf Taktak’tan dersler almış, alış o alış, o zamandan bu yana resim yapıyor. Birçok kişisel ve Karma sergisi olmuş.
el emegi pazarı……calısıyorum.ressam