Sıcak bir yaz geçiriyoruz, birkaç gündür bunaltıcı havalar dışarıya adım attırmıyor. 20 Haziran Pazartesi günü sıcağın etkisiyle erken saatlerde kalkınca, bu saatlerin tadını çıkarayım dedim. Evlerin içi hala sıcaktı ama dışarıda tatlı bir serinlik vardı. Güneşin doğuşunu görebileceğim en yakın yer Taşlık plajıydı, hemen oraya gittim. Ortalık usulca aydınlanırken henüz güneş görünürlerde yoktu.
Taşlık Plajı sahilinde şemşiye ve şezlongların arasından yürüdüm, sessizliği ılıca göletten akan suyun sesi bozuyordu. Huzur dolu, sakin bir sabah, çevrede karga ve köpeklerden başka canlı görünmüyordu. Deniz ve gökyüzünde bal rengi hakimdi, biraz sonra güneşin görünmesiyle birlikte bu serinliğin yerini yakıcı bir havanın alacağının bilincinde bu güzel zamanı yudum yudum içtim.
Plajın ilerisinde demirlemiş kotralar suya düşen yansımalarıyla hoş bir görüntü sunuyorlardı. Fotoğraf çekerken sezlongların arasında temizlik yapan bir arkadaşla selamlaştık, buradan güneşin doğuşu görünüyor mu dedim. Çalışan arkadaş soruma karşılık, görünüyor, tam karşıdan dedi, Emecik tarafındaki dağlara doğru bakarak. Bazen bu doğuş anı daha ilerilerden oluyor, o zaman buradan görünmeyebilir, aylara göre güneşin doğuşu ve batışında yerler değişebiliyor, bunu birçok kez yaşadım.
Güneşin kızıllığı yavaş, yavaş karşı taraflarda kendini göstermeye başladı, doğaya inanılmaz güzel renkler hakim oldu, zaman durmuş gibiydi.
Yan yana sıralanmış demirli teknelerin direkleri bu durgun manzaranın içinde yaşamı simgeliyorlardı.
Sazlardan yapılmış şemşiyelerin arasından da birkaç fotoğraf çektim.
Ve beklenen an geldi, Emecik tarafında, dağların ucundan güneş kendini gösterdi, biraz sonra tepsi gibi ortaya çıkacaktı, kısa süren bir süreç, bir yandan da video çekmeye çalışıyorum. Geçmiş yıllarda bu anları yaşadım ama video çekmemiştim.