Ali Rıza arkadaşıma şurada benim fotoğrafımı çek dedim ama bacağıma sardığım bandajı unutmuşum. Arkadaşlar Facebook’ta eşek mi ısırdı diye takıldılar. Melda arkadaşım da profil resmi yap dedi, savaştan çıkmış gibi bir görüntü. Olay şu; tepeye yaklaşırken baldırımdaki kaslar iflas etti, böyle sarınca ancak yürüyebildim. Aynı şey Eksera deresinde de başıma gelmişti, yeterince dinlenmeden yürümenin sonucu veya devamlı dik, kayalık bir arazide yürümekten bilemiyorum ama beni engellemez, nasip olursa salı günü Ali Rıza arkadaşımla bir başka dereye gitmeyi planlıyorum. Geçen sefer eşimin verdiği yazmayı bacağıma sarmıştım, bandajlar iyi oluyor, burkulmalarda da gerekli, çantamızda mutlaka olması gerekenlerden.
Sağ tarafımızda çok dik bir kayalık vardı, tam o sırada hafif meyilli bir eşek yolu gördük ve oradan gitmek ilaç gibi geldi. Biraz uzundu ama hafif bir rampadan tepeye çıktık, 300-400 metrelik bu düzlük vücudumuzun toparlanmasına yetti. Eşekler sağolsun bu açtıkları yollar olmasa bu dağlarla daha çok cebelleşirdik.
Burada karşımıza küçük bir tepe çıktı onu bile aşmayı göze alamadım, böyle çalıların arasından yolu biraz uzattık, tabii yine eşek yolu, artık tepedeydik, geldiğimiz noktaya gitmek için bir 500 m kadar yürüdük. Neşemiz yerine gelmişti, o anlardan.
İşte yangın kulesi ve verici direkleri, günün en güzel görüntüsü. İlerideki çam ağaçlarının altında mola verdik, geriye yokuş aşağı giden bir yol kalmıştı. Çıkınımızdaki meyvaları çıkarıp yedik, son sularımızı içtik. Nasıl olsa yola çıkar çıkmaz dağlardan gelen kaynak suyunun aktığı çeşmenin yanından geçecektik.
Bir anda bütün yorgunluğumuzu unuttuk, böyle bir yolda daha kilometrelerce yürüyebilirdik. Orman kulesi tepesinden inerken çalıların arasında duran arıcı giysisi, bazen buralara da arı kovanlarını koyuyorlar, geçen gelişimizde vardı. Bugün korkum oydu ama arı kovanları buralarda yoktu .
Sabah çıktığımız yürüyüşte saat 17.00 de arabamızın yanındaydık. Yine o güzel manzaraları yudumlayarak bir güzel Datça günü daha yaşadık, sayfalarını anı defterimize ekledik. Başka yürüyüşlerde, güzelliklerde buluşmak üzere.
Yahu çok çok çoooook imrendim, ne diyeyim keşke ben de gelebilseydim, ama yapamazdım herhalde, çok sert bir yürüyüş olmuş. emeklerinize sağlık, her ikinizin de…
Nasip olursa önümüzdeki hafta bu dere serisini bitirmek istiyorum, o zaman gelirsin.
HAARİKA !!! İnanın her satırını sözcük sözcük okudum…Her fotoğrafınızın içinde hissetim kendimi… Şunu bilin ki, bu gezinizde 2 kişi değildiniz..Ben de vardım yanınızda… Teşekkürler…
Ne güzel yazmışsınız Hüseyin arkadaş, sizinle yürümek güzel…
Saygıdeğer Muzaffer hocam, gerçekten size tüm samimiyetimle teşekkürler ediyorum, Datça’da sayenizde o kadar güzel yerler gördüm, anlatmaya kelimeler yetmez, buradan başta Ahmet Temizel olmak üzere tüm yürüyüş arkadaşlarıma da selamlar.
Teşekkürler Ali Rıza arkadaşım, sizinle yürümek çok hoştu.
Muzaffer Hocam, hep hayiflanarak izliyorum sizi.. Ben de cok geziyorum ama siz yazinca bambaska anlamli oluyor.. Bir turlu zaman bulup yazamadigimdan sizi kiskaniyorum:) Bu gezide olmayi cok isterdim.. Kaleminize yureginize saglik.. Yazarak ve paylasarak cok sey katiyorsunuz hayatimiza, Datca’ya.. Kisa bir yurtdisi seyahatim olacak.. Dönuste katilmayi cok isterim.. Saglicakla kalin..
Teşekkürler Nazmiye hanım, bu geziye giderken siz aklıma geldiniz, hatta facebook’a baktım. Geldiğinizde yürürüz, selamlar.
Maalesef ben sizinle hiç yürüyemeyen şanssızlardanım.Ama her hafta satır satır okuduğum sayfanız ve muhteşem doğa manzaraları sayesinde ruhumu dinlendiriyorum.Size inanılmaz imreniyorum annem ve babam datça da yaşıyor.Geldiğimizde sizinle mutlaka tanışmak ve yürüyüşlerinize katılmak isteriz.
Ankara nın boz bulanık havasından selam olsun …:)
Merhabalar Selma hanım, geldiğinizde yürürüz.
Elinize sağlık.paylaştığınız her kare için de teşekkürler.Hafta sonu yürüyüşünde gözlerimiz sizi aradı.Zorlu bir rotaymış.Umarım dinlenmişsinizdir. Aynı rota tekrarlanırsa,öncülüğünüzde katılmak isterim.Selamlar.
Dinlendim Selma Hanım, teşekkürler, gezinizde çok güzel çiçekleri fotoğraflamışsınız.