24 Mart Cuma günü Ekrem İpek ve Ümit Kırcalı arkadaşlarımla Datça Yarımadası’nın çok özel bir doğasında yürüdük. Böyle bir doğayı görebilmek için binlerce kilometre yol katedenler vardır, bu doğa hemen yanıbaşımızda, hem çok yakın hem çok uzak. Uzak, her zaman gidemeyeceğimiz, yürüme imkanı bulamayacağımız bu doğa Karaali deresi boyunca uzanıyor. Datça Hurmasının yayılım gösterdiği diğer vadiler gibi zorlu bir doğaya sahip. Bu vadide ikinci kez yürüyorum, arkadaşlarımın ilk yürüyüşü. Bundan dört yıl önce nisan ayında Ali Rıza Öztekin arkadaşımla yürümüştüm. Kayaları, Datça hurmalarını, çağlayanları aşarak bir masal dünyasının içinden geçip gitmiştik. Çok heyacanlanmıştık, tabii dönüşün de zor olduğu bir parkur, ilk kez yürüdüğünüz, tanımadığınız bir doğada doğru yolu bulmak, zamanında başlama noktasına dönmek önemli. Bu kez daha önceki tecrübemin de katkısıyla daha rahat hareket ettik. 11 km lik bir mesafeyi molalar dışında 8 saatlik bir zamanda aştığımız düşünülürse nasıl bir doğada yürüdüğümüz daha iyi anlaşışır. Sayfalarıma bakınca bu harikulade doğayı ve verdiğimiz mücadeleyi göreceksiniz.
Buna benzer vadilerde arkadaşım Ekrem İpek ile defalarca yürüdük, Ümit Kırcalı arkadaşımız böyle bir parkurda bizimle ilk yürüyen bayan arkadaşımız oldu. Böyle bir parkurda yürümek istediğini karşılaşmalarımızda söylemişti. Daha önce gruplarla yürüyüşlerimizde birlikte yürümüştük. Arkadaşımla hava düzelir düzelmez yürümek için anlaşmıştık, işte o gün gelmişti. Sabah soğuksu virajlarına doğru yol alırken yürüyeceğimiz parkur kafamda tam olarak netleşmemişti, gönlüm Karaali deresini istiyordu ama zorluğu nedeniyle içimden başka bir ses yine aynı bölgede başka bir vadiyi gösteriyordu. Sonuçta Karaali deresine giden parkurda arkadaşlarımla yürümeye başlamıştık, arkadaşlarımın daha önce bu parkurda yürümemiş olmaları onlar için de değişik bir deneyim olacaktı. Hava oldukça sıcaktı, böyle zorlu parkurlarda sıcak havanın etkisi olumsuz oluyor. Umudumuz derede suyun olması, su ihitiyacımız doğal olarak artacak. Yangın kulesine giden yolun başında arabamızdan inerek yürümeye başladık. Aşağımızda Datça yolu bir yılan gibi kıvrılarak uzanıyordu, karşılarda Ege denizi tarafında manzaralar çok güzeldi. Bu yürüyüşümüzde değişik çiçeklere rastladık, sol taraftaki sarı çiçekler bunlardan biriydi.
Yangın kulesine kadar 2 km yürümüşüz, oradan Akdeniz tarafına yönelerek Karaali vadisine doğru dikenimsi bitkilerin arasından yürümeye başladık. Yaban eşeklerinin çokça bulunduğu bir bölge, arkadaşlarıma geçen gelişimde burada bir grup yaban eşeğine rastlamıştık der demez günün ilk yaban eşeğini gördük. Uzaktan merakla bize bakıyordu. Aşağılarda , karşılarda inanılmaz güzel manzaralar vardı ama sabah erken saatlerde başlayan sıcak hava puslu bir atmosfer yaratmıştı, fotoğraf çekmek için uygun değildi. Artık dönüşte bu manzaraları görüntüleriz diye düşündük.
Katır tırnakları, sıklemenler yolumuzun üzerinde, özellikle katırtırnağı çiçekleri buralarda çok yaygındı. Sık bir bitki örtüsü var, eşeklerin oluşturduğu patikaları takip ediyoruz.
Biraz yürüdükten sonra karşılarda bir grup yaban eşeği bize bakmaktaydı, önce üç tanesini gördük, biraz sonra dört, beş derken eşeklerin sayısı arttı. Akdeniz tarafında uzanan kara parçaları fantastik bir görüntü oluşturuyordu. Vadiye doğru ise her yer sarp dağlarla kaplıydı, vadiye inebilmek için en ucuna doğru yürümek gerekiyor, diğer kısımlar çok sarp.
Arkadaşlarımız ilk kez yürüdükleri bu doğaya hayranlıkla bakarak mutluluklarını dile getiriyorlardı.
Sarp yamaçlarla kaplı vadilerden birinde Karali deresine doğru akan bir dereyi geçtik, suyu ilk görüşümüz. Su hayat demek, yaşamın ve bu doğadaki güzelliklerin kaynağı.
Merhaba,
Yuruyuslerinizin gps kayitlari var midir?
Yok maalesef