26 şubat tarihinde Kargı Deresi’nden başlayarak bir zamanlar hareketli bir yaşam alanı olan Kızılova’ya yürüdük. Yürüyüşe evimizin arka kısmındaki Uğurlu Düğün salonunun oradan başladım, birlikte yürüyeceğim arkadaşlarla hazır beton üretim yerlerine yakın bir kısımda buluştuk. Arkadaşlarıma gelince, Karia Yolları’nı yapan ekipten Altay Özcan ve iki arkadaşıydı, arkadaşlarımla ilk yürüyüşüm. Geçenlerde Altay arkadaşla karşılaşmıştık, birkaç hafta Datça’da çalışmalarına devam ediyor, Datça Yarımadası Rehber Kitabı ve Haritası, tamamlandı nisan’da çıkacakmış. Bir ara görüşelim diye sözleşmiştik, bu yürüyüşle hem bir doğa gezisi yaptık hem de çalışmaları ile ilgili konuşmuş olduk.
Bu fotoğrafı çekinceye kadar fotoğraf çekmedim, fotoğraf derken yanımda fotoğraf makinam yoktu, görüntüleri video kameramla alıyorum. Fotoğraf kalitesi çok iyi olmayabilir, konuyu hayalinizde canlandırmanız amacıyla fotoğrafları yüklüyorum. Tabii daha sonra yaşadıklarımın videosunu paylaşıyorum.Youtube’ye yüklediğim videoları Facebook Datça Detay sayfamda da görebilirsiniz. Buraya kadar neden görüntü almadığıma gelelim; öyle kötü manzaraların içinden geçtik ki o taraflara bakamadım bile. Gelecekte Datça için büyük bir sorun olarak görüyorum bir km uzunluğunda yol kenarına dağ gibi yığılmış bu çöp tepelerini. Bu çöplerin büyük bir kısmı evsel atıklar, inşaat atıkları, çoğu doğada binlerce yılda yok olmayacak atıklar. Neler yok ki, bu konu yıllardır bu şekilde duruyor, çöplerin bazıları rüzgar ve yağmurla hemen yanından akan dereye de karışıyor. Görüntü almamamı bu şekilde açıklamış oldum, haklı veya haksız bulanlar olabilir.
Bu fotoğrafı çektiğim alanda badem ağaçlarının arasında bir papatya tarlası uzanmaktaydı, güzel görüntülerdi. Buradan yolumuza taş ocağına doğru devam ettik, geçtikten sonra dere boyunca yürüdük.
Daha önce birçok kez yürüdüğüm bir yol ama Datça’da her an bir şeyler değişiyor, yürüdüğüm patika yol da bunlardan. Traktör yolu olmuş birileri bu yolu kullanmaya başlamış. Bu yol aslında yüzlerce yıldır kullanılan bir yol, Eski Datça veya Hızırşah’tan Kızılova’ya giden bir yol. Yol üzerinde burada görüldüğü gibi küçük sarnıçlar var, Altay arkadaş armut biçiminde sarnıçlardan diyor, içi su geçirmez horasan harcı ile sıvanmış. Tabii o yıllarda yoldan kervanlar geçiyor, hayvanlar geçiyor, su ihtiyacını karşılayan yerler. Bu doğada yazın başka su bulamazsınız. geçmiş yıllarda belgelemiştim bunun gibi bir tane daha vardı, bu kez göremedim.
Rotamız Palamutluk diye bilinen palamut ağaçlarıyla kaplı mevki, bu kış burada kışlayan yabancı çobanlar var, patikalarda değişiklikler olmuş. Traktör yolları açılmış. Yönümüzü bulmaya çalışırken çoban ağılına doğru gittik, Altay arkadaş yol hakkında çobanlardan bilgi almak istedi. Yanımızda bizi takip eden köpekleri Köfte de vardı, çoban köpekleri zarar vermesin diye aslında bu kısımdan uzak geçme taraftarıydım ama iyi oldu, çobanlarla tanıştım. Arkadaşlar Köfte’yi bağlayarak istenmeyen bir durum olmasını önlediler. Ağıla yaklaşırken gübre yığınlarının arasından geçtik, bir gün önce Datça’ya bütün gece yağmur yağdı, böyle göletler görüyoruz, yürürken her yerden su sesleri de gelmekteydi.
Arkadaşlar bizi sıcak bir şekilde karşıladı, bir şey ikram etmek istediler, durmayacağız dedik, Denizli Çaldan, benim video çekmek için gittiğim Aşağıseyit köyünden. Kışı burada geçirip baharda Muğla’ya geçeceklermiş. Çitlerin içinde bu baharın ürünü yeni doğmuş oğlaklar vardı.
Çoban Musa arkadaş bize yol gösterdi, daha önceki patikamız üzerinde başka bir çoban ağılı varmış, o yüzden traktör yolundan gittik. Daha önceki yıllarda buralara araç giremiyordu ve bu beni sevindiriyordu. Buradaki palamut ağaçları anıt ağaçlar gibi ve başka bir yerde de böyle bir manzara yok. Yolla birlikte ülkemizde birçok şey maalesef zarar görüyor. Gözümüz gibi korumamız yerler ama şu ana kadar bir güvencesi yok, bu gibi gezilerle çevremizde neler olduğunu da görmüş oluyoruz.
Musa arkadaştan ayrılıp Sarnıç’a doğru patikayı takip ettik. Çok güzel bir vadi, etrafı dağlarla çevrili, hava serin olduğu halde burada ılık, güneşli bir hava vardı.
Karia Yolu gibi yürüyüş yollarının işaret renkleri kırmızı beyaz, Likya Yolu da dahil tüm uzun yürüyüş rotaları bu renk, bazen yürüyüş grupları alternatif rotaları işaretlerken bu renkleri kullanıyor. Altay Özcan yürüyüş gruplarını bu konuda uyarıyor, alternatif yürüyüş yollarının standart rengi kırmızı – sarı bu birçok yerde uygulanıyor.
Yolumuz üstünde çobanlara rastlıyacağımı biliyordum, eskiden buralarda keçi sürüleri olan Datçalı birkaç çoban vardı, hep hareket halinde oldukları için onlara pek rastlayamazdık, ağılları kargı tarafında oluyor. Bu kış Datça dışından iki çoban burada barındı, duymuştum.
Aniden karşımıza çıkan koyun sürüsü güzel bir sürprizdi, bizi görünce yaklaştılar, tabii Köfte onları tedirgin etti uzaklaştılar. Birbirinden güzel ağaçlara bakarak yolumuza devam ettik.