Knidia, Yarımada’nın Batı ucundaki son yerleşim olan Yazı köyden ( şimdi mahalle oldu ) Değirmenbükü’ne inerken 3 km lik bir mesafede. Kaynak sularının aktığı bir vadide kendine özgü güzellikler sunan Knidia’ya zaman zaman uğrayıp Nuran hanımın demlediği çayı içmenin güzelliğini yaşamışımdır. 2000 yılında kurulan çiftlik büyük kentlerin hızlı, stresli yaşamından insanları bir zaman için uzaklaştırıyor. Kendinizi burada doğayla iç içe , üretime dönük sade bir yaşamın içinde buluyorsunuz. Akşam sohbetlerinde asmalarından üretilen şarap ikram ediliyor , Her şey doğaya uygun .
Knidia Eko Çiftliğin sahibi Ali Somer’i Datça’ya ilk geldiğim yıllardan tanırım , yaratıcı, yetenekli bir insan, çiftliğin her yerinde onun yaratıcı , sanatkar yanını görebiliyorsunuz. Bir ara sohbet esnasında çiftliğe giden yolun toprak olmasından, bazı yerlerde zorluklar gösterdiğinden söz ettim. Cevap olarak ” Bu şartlarda bir yaşamı kabul edenler, doğayla iç içe olmak isteyenler gelsin. Gerekirse yazı köyden bir traktöre atlasınlar , yürüyerek gelsinler. ” diyerek doğada bu şartlarda olmaktan mutlu olabilecek kişileri beklediklerini net bir şekilde belirtmiş oldu. Orada bambaşka bir havayı teneffüs ediyorsun, kent yaşamından doğanın içinde sade bir yaşama geçiyorsun.
Nuran Sönmez , çiftliğin bir çok işine o bakıyor, Kendisi Yazı Köyden, bizim gibi bir çok ziyaretçi çiftliği görmeye geliyor, Nuran hanım yırlardan bu yana eşiyle bu çiftlikte, çiftliğin bu günlere gelmesinde katkıları çok büyük, bu çiftlik onların da evi. Konuksever, paylaşmayı seven insanlar. Çiftlikte Nuran hanımın yaptığı ekmekler yeniyor, yemekler odun ateşinde yapılıyor, eski su değirmenlerinin günümüzde konaklamak için kullanıldığı Knidia’da iki kişi için bir gecelik konaklama 250 TL, yemekler fiyatın içinde. Bu fiyatlar kazanç sağlamak amacıyla değil, çiftliğe destek olmak amacıyla alınıyor. Daha basit çardak şeklindeki konaklama yerlerinde ücret değişiyor, sayfamın sonunda vereceğim iletişim adresinden öğrenebilirsiniz, burada kalmak için önceden rezervasyon yaptırmak gerekli. Knidia çiftliğinde çitlikte üretilen ürünlerden alabilirsiniz, zeytin, zeytinyağı, harıp pekmezi gibi.
Yokuş aşağı toprak bir yoldan çiftliğin bulunduğu vadiye inerken çiftliği yukarılardan görüyorsunuz, ilk karşınıza çıkan Knidia yazan seramik ve üzerinde duran kırık küp. Üzüm zamanı gelmişseniz Knidia’nın kapısına doğru giderken tel çitlerden dışarıya sarkmış şaraplık üzümleri görürsünüz. Knidos şarapları bu topraklarda yaşatılıyor, üretim ancak misafirlere ikram edilecek kadar, ticari bir yanı yok. Şimdi size sırasıyla Knidia çiftliğini gezdireyim.
Knidia çiftliğinin kurulduğu Değirmenbükü vadisi bir zamanlar su değirmenleri ile bilinirdi, çiftlik arazileri içinde kalan değirmen binaları restore edilip bugün konaklama amaçlı kullanılıyor, restore edilirken değirmenlerin özellikleri kaybolmamış. Çiftliğe girerken ilk rastladığınız binanın cephesinde Mizingit Mengeni yazıyor, Mizingit bu bölgenin adı. Değirmenbükü vadisindeki değirmenlerden olan yapı restore edilerek bugün mengen olarak kullanılıyor.Yapının içinde presle sıkılarak eski usül zeytinyağı üretmek için gerekli araç, gereçler var. Zeytinin bol olduğu yıllarda Knidia zeytinleri burada yağa dönüşüyor, emek isteyen bir iş, oldukça kaliteli bir yağ elde ediliyor. Diğer yıllarda kontinu sistemle çalışan mengenlerle anlaşarak yine özenle kaliteli yağlar elde ediliyor. Asit oranı çok düşük oluyor, tabii bunun için toplama, taşıma, fabrika aşamalarında oldukça özenli bir çalışma gerekiyor.
Çiftliğe bakan arkadaşlar mengeni gezmemiz esnasında gerekli bilgileri veriyorlar, en iyi yağ sıcak su kullanılmadan elde edilen sızma yağlardır. Bu yöntemle oldukça az yağ elde edersiniz.
Mengende kullanılan paslanmaz çelik malzemeler. Çiftlikte sağlık ve hijyen konusuna oldukça önem veriliyor.
Gerçektende herşey muhteşem görünüyor emeği geçen herkesin ellerine sağlık kimbilir birgün yolumuzu düşürür bu güzellikleri yaşarız. Sevgiler selamlar olsun size.
Gerçekten knidia çiftliğine gitmek ıstiyorum.eylulde dat çaya gidince çiftlikte 2 -3 gün kalmak ıstiyorum.