Bir süredir 1850 li yıllarda Knidos’tan ingiltere’ye götürülen Knidos Aslanı sosyal paylaşım sitelerinde, haberlerde gündemini koruyor. Bunun için bir imza kampanyası da düzenlendi aslanımızı İstiyoruz diyerekten. Daha önceki yıllarda da buna benzer kampanyalar yapıldı ama sonuç çıkmadı. İşte Knidos Aslanı gündemdeki yerini korurken Knidos Kazıları Başkanı Prof. Dr. Ertekin Doksanaltı 23 ağustos tarihinde Hızırşah Kültür Evi’nde Knidos Aslanları başlıklı bir sunum yaptı.
Profesör Dr Ertekin Doksanaltı zaman zaman kazı çalışmaları ile ilgili bilgileri Datça halkıyla, bizlerle paylaşıyor basına bilgi veriyor, geçen yıl da bu zamanlarda yine çeşitli konularda sunumlar yapmışlardı. Knidos Aslanı konusu sıkça gündemde olan birçok kişinin bilgisinin olduğu bir konu ama bu kez hocamız Knidos aslanının yanında 2 aslan heykelinin de Datça’da bulunmuş olduğunu bize belirterek bizleri bilgilendirdi.
” Sunumumuzun adı Knidos Aslanları, onun da nedeni topraklarından uzak kalmış başka aslanlarımız da var onlar pek tanınmıyor. Bugün ülkemizde veya başka ülkelerde hangi müzeye giderseniz gidin Aslan heykelleri en sık karşılaştığımız sanat ürünleridir. Ama Knidos Aslanını diğerlerinden daha farklı kılan böyle gündemde tutan nedir diye soracak olursanız bunu anlatmaya çalışacağım. Aslan heykelleri gerek Anadolu’da gerek Mezopotamya’da her zaman ayrıcalıklı bir yere sahip olmuşlardır. Bunun nedeni gücü, kuvveti temsil etmeleri ve ona duyulan saygı. Diğer taraftan da babalık, analık gibi koruyucu özelliğidir. Korkutucu özellikleri de vardır. Aslan heykelleri antik dönem sanatında da günümüz sanatında da hala önemini, yerini korumaktadır. Antik döneme, özellikle bizi ilgilendiren Yunan sanatına baktığımız zaman koruyucu, korkutucu özellikleri ile mezarların girişlerinde, üstlerinde yer almışlardır. Bugün müzeleri gezdiğiniz zaman çok fazla görürüz, aslan heykellerinin büyük çoğunluğu Roma imparatorluk döneminde yapılmış, sanattan ziyade zanaat olarak değerlendirebileceğimiz ürünler olarak görülür . Anadolu kökenli, antik kentlerden götürülmüş birçok Aslan heykeli bugün yurt dışında müzelerde, koleksiyonlarda yer almaktadır. Milattan önce 7. 6. 5. yy’la dayanan aslan heykelleri. Aslanların sanat tarihindeki yeri gücü, kuvveti, koruyucu özellikleriyle ön plana çıkıyorlar. Knidos aslanı dediğimiz zaman hüzünlü bir bakış gözümüzün önünde belirir, hemen yanında diğer bir Knidos aslanı görüyoruz Burgaz’da 1942’de bulunmuş bu yüzden Burgaz aslanı diyorum Yine bir de Yaka’da bulunmuş aslanımız var, o yüzden aslanları diyorum. Önce hepimizin çok iyi bildiğiği, imza kampanyaları düzenlediğimiz vatanına dönmesini, geri gelmesini istediğimiz ünlü Knidos aslanından başlamak istiyorum. Knidos aslanının sanat değeri ve anlam bakımından tüm aslanlardan ayırt edici bir yeri vardır . Knidos aslanı ile tanışmamız 150-160 yıl önce yaşanan bir hikaye, aslanın hikayesi aynı zamanda Anadolu antik kentinin kazı ve Araştırma tarihinde de bir hikayenin başlangıcı. 1850’li yıllarda İngiliz araştırmacı Charles Newton batılılar için önemli bir isimdir, Batı anadolu’nun kültür yağmasında da başrol oynamış isimlerden birisidir. Newton’un Aslında ilk zamanlar Knidos’ta bir araştırma yapma niyeti yok, asıl amacı Dünyanın yedi harikasından biri olan Halikarnassos’taki Mavseolum’u kazmak, burada bulmuş olduğu sanat eserlerini ülkesine götürmek. Ama Kaderin bir cilvesi olarak Charles Newton’un günlüklerinden öğrendiğimize göre 2 Temmuz 1858 de Nicholas Galloni diye isimli bir Rumla tanışır, Galloni Bodrum’daki kazılarda bulunmuş olan aslanlara baktıktan sonra Knidos’un güneyindeki bir burunda çok daha büyük bir aslan heykelini gördüğünden söz eder.
” Yapmış olduğumuz çalışmalar sonucunda küçük tiyatronun hemen batısında Charles Newton’un kazılar sırasında kullandığı barakaların temelleri ortaya çıkarıldı. Burada ekibin kullandığı tabakları bulduk, restore edildi, sergilenmeye değer eşyalar olarak ayrıldı. Bunlar bizim için kıymetli, tabaklar üzerindeki damgalar bunların donanma için özel üretildiğini gösteriyor ki İngiliz kraliyetinin Anadolu ve Knidos’taki gibi kazılara ne kadar önem verdiğini gösteriyor, bu çalışmalar kraliyet tarafından destekleniyor. Newton’ un kullandığı pipolar bulundu Newton Fotoğraflarında genelde elinde piposu ile görülür. O dönemdeki batılı araştırmacıların amacı daha çok eser bulmaya yönelik, bulduklarını götürüyorlar. Charles Newton Knidos’a gelir gelmez yerel halka Arslan ile ilgili sorular sorar fakat bir bilgi alamaz, bir türlü Yunanlı’nın bahsettiği Arslan’ı bulamaz. Knidos’a aralık ayında ulaşıyor hava da soğuk, sert rüzgarlar var, hava düzelinceye kadar keşif biraz gecikiyor. Arslan Knidos’a 3 kilometre mesafedeki Aslan burnunda bulunuyor, aynı zamanda burası Knidos’un nekropol alanıdır, mezarlarının bulunduğu yerlerdir. Knidos’un nekropol alanı antik dünyanın en büyük mezarlık alanlarından birisidir. 6 -7 kilometre sürmektedir, aynı zamanda bu kısımda Knidos’un atölyeleri de bulunmaktadır. Mayıs ayının bir sabahı yapılan keşifte aslan heykelinin olduğu mezar yapısı bulunuri Mr. Pullan aslanı aramak için bir komisyon oluşturuyor, ve Knidos’un yaklaşık 3 – 4 km güneyinde Kap Krio’ya bakan kalın bir burunda aslan antik mezarın kalıntılarında bulunuyor. Fotoğraflar 1858 yılında çekilmiş, Charles Newton’un bir özelliği de arkeolojide ilk kez fotoğraf kullanmasıdır, kraliyet fotoğrafçısı kendisi ile birlikte gelmiştir. Bazı fotoğrafların kullanımına bize verdiler teşekkür ediyorum. Mezarın altındaki çıplak kayalıkta yatan Aslan 10 feet uzunluğunda 6 feet yüksekliğinde tentelik mermerinden tek bir bloktan oluşturulmuş muhteşem bir çalışma. Yüzü zemine gömülü olduğu için bakıldığında bir kaya gibi görünüyor bu yüzden belki de köylülere sorulduğunda bilgi alamamıştır.
Aslanın bulunduğu antik mezar sütunlu Doruk bir peristil ile çevrili üstü piramit biçiminde örtülmüş kare bir yapı, büyük bir ihtimalle Aslan piramit çatının üstünde yer alıyordu, bir deprem sonucu aşağı düştüğü düşünülüyor. Aslanın yerinden çıkartılıp gemiye yüklenmesi 3 ay sürüyor, yanında bir marangoz vardır onun sayesinde birçok şeyi yaptığını belirtiyor Charles Newton. Günlüklerinde ” Toprak üzerinde uzanmış durumdayken bizler onun yüzünü hiç görmemiştik böylece aslanı kaidesi üzerine oturttuğumuzda gözlerimiz ilk kez onun sakin ve görkemli bakışları ile buluştu, sanki onu rahatsız etsek aslan çağlar boyu devam eden uykusundan aniden uyanacakmış gibi görülmekteydi ” diyor. Makaslar, makaralar aslanın üzerinde dikkatlice ayarlanıyor, heykel yapılan hazırlıklardan sonra kızaklara yerleştiriliyor, kızaklar 100 Türk tarafından yaklaşık 3 günde çekiliyor.
” Aslanla birlikte kasanın ağırlığının 15 ton olduğu belirtiliyor, sonunda aslanı uçurumun Kenarına indiriyorlar, vincin olduğu yerde bir çift sal varmış, aslan gemiye yüklenip İngiltere’ye götürülüyor, bu İngiliz basınında da geniş biçimde yer alıyor, o güne ait bir İngiliz gazetesini açık artırmadan aldım, manşetten verilmiş bir haber olmuş. Newton ülkesine döndüğü zaman bu çalışmalarından dolayı kendisine sör ünvanı veriliyor .2 89 metre boyunda,1.82 metre yüksekliğindeki Knidos aslanı bugün British müzisinde büyük avluda sergileniyor, gelen ziyaretçilere merhaba der gibi hemen kapının yanında vatanından oldukça uzakta. Oldukça görkemli bir aslan, sadece boyutuyla ağırlığı ile değil yüksek sanat değeri ile de önemli özelliklere sahip. Sakin, baba bir aslan, derisinin görünümünden, yelesinden yaşı ilerlemiş bir aslan olduğunu anlıyoruz. Aslan yüksek mezar yapısının piramidinde orayı korur vaziyette kendinden emin bir şekilde yer almaktaydı, bu etkiyi yaratabilmek bir sanat yeteneği gerektiriyor. 2400 yıl öncesinden hala sayfalarca yazı yazılabilecek bir sanat eseri, yüzüne baktığımız zaman dokunsanız yüzyıllar süren uykusundan beni uyandırdınız gibi bir bakışı var. 8,5 metre yüksekliğindeki aslanlı mezarı her yere hakim vaziyette bugün harap bir halde durmakta. Osmanlı padişahının o dönemdeki zaafından faydalanan İngilizler sör Stanford’un padişah Abdülmecit’le olan yakın ilişkisi sonucu padişah bu faaliyetler de çıkarılan eserleri hediye etmiştir, British Museum’da bu yazı olarak durmaktadır. Sör Stanford ingiliz elçisi, o dönemde kendisine İngiliz sultanı derlermiş, o zamanki bürokraside padişah kadar etkili bir kişi.
Knidos Aslanı değil Aslanlarıdır bizim hikayemiz, Balıkaşıran’dan itibaren Datça Yarımadası Knidos topraklarıdır Bu yüzden Burgaz’da bulunan bu aslana ben Knidos aslanı diyorum. Bu aslan çok iyi tanınmıyor, M.Ö 525 yılları arasında yapıldığı tahmin ediliyor, gri beyaz mermer uzunluk 136 santimetre yükseklik 80 santimetre. 1902 yılında Berlin sanat pazarında Berlin müzesi tarafından satın alınmış, şimdiye dek kimse bana bu aslanı sormadı. Bir kuyunun kazısı sırasında bulunmuş, oldukça derin bir seviyede açığa çıkartılmış, nekropol alanına olan yakınlığı bir mezar anıtı ile bağlantılı olduğunu düşündürüyor. Normal aslan boyutlarına yakın sanat kalitesi yüksek bir aslan ama nedense fazla dikkat çekmemiş. Batı Anadolu’da aslında aslan görünmüyor, şöyle baktığımız zaman vücudu köpeği daha çok andırıyor. Yeleleri, ağız tarafı olmasa bir köpek vücudu diyebiliriz. Sırtındaki yele uzunca devam ediyor yaş ilerledikçe yele uzuyor, yaşlı baba bir aslan olduğunu düşünüyoruz. Diğer bir aslan Yaka’da bulundu bir inşaat kazısı sırasında. Oldukça tahrip olmuş durumda görünüyor, belki de bir inşaatta kullanıldı, hafriyat sırasında beni aradılar böyle böyle bir buluntu var ne yapmam gerekiyor diye soruldu. Güzel bir örnek tabii Marmaris Müzesi haberdar edildi, Marmaris Müzesi’nde yer alan Yaka aslanı uzunluk 65 santimetre, yükseklik 42 santimetre, 26 santim genişliğinde, arka gövde kalınlığı 24 santimetre. 6. yy’la dayanan Aslan heykelleri çok fazla yok, 2500 yıllık aslan kaç tane var diye sorarsanız 15-20 tane derim. Sırtındaki yelelerinin işçiliğine baktığımızda babaaslan dediğimiz aslan yapısı görülüyor.
Sunum: Prof Dr. Ertekin M. Doksanaltı 26 Ağustos 2019 Hızırşah Kültür Evi
Milet Ören yerinde liman girişini tutan iki adet karşılıklı duran iki aslan görmüştüm.Tam 35 yıl önce .Onlarla ilgili bir yazı varsa okumak isterdim.