21 eylül tarihinde arkadaşım Ekrem İpek’le Knidos’a geldim, Knidos kazıları bitmiş, Kazıları yöneten Ertekin M.Doksalaltı hocamızın Selçuk Üniversitesindeki vazifesine dönme zamanı gelmişti. Ertekin hocadan 2013 kazıları ile bilgi alıp arkadaşımla Knidos’u gezecektik. Kum zambakları Knidos’ta da çok güzel açarlarmış ben şimdiye dek karşılaşmadım. Bir gün önce de Kum zambakları ile ilgili bir sayfa yapıp, klasik Eylül havasından, Eylül ayının güzelliğinden söz etmiştim. İşte gece aniden o eylül havası gitti sert karayel pencere boşluklarından uğuldamaya başladı. Daha yeni biraz iyileşmişken kuzey rüzgarında Knidos’ta gezmek, Ertekin hoca gitmeyecek olsaydı gelmekten vazgeçecektim ama korktuğum gibi olmadı rüzgar bizim evdeki gibi değildi burada.
Ertekin hoca kazı yerinde bize bilgi verdi, bu yılki çalışmaları, yapılacakları duyup Knidos adına umutlandık.
Daha sonra kendisine teşekkür edip, başarılar diledik ve Knidos’u gezmeye başladık.
120 m ye yakın uzunlıktaki Dionysos Stoa’sının yanından geçiyoruz, burada dükkanlar, insanların oturacakları yerler vardı.
Bu yıl küçük tiyatro kazılarında ortaya çıkarılan bloklar, numaralanarak yerleştirilmiş.
Stoa’da içi horasan harcıyla sıvanmış bir mekan. Stoa bizim camilerimizdeki revaklara benzer, arkası duvar, ön tarafında sütunlar olan üstü kapalı mekanlar.
İşte oldukça uzun stoadan kalan sütunlar, onlar da parça parça birleştirilmiş. Oysa burada kimbilir kaç tane sütun vardı, bu kadar sütun bile ortama ne kadar canlılık katıyor, hepsinin olduğunu düşünün. Bence buranın ayağa kaldırılması mümkün, diyeceksiniz çok para lazım inanın buralara harcanan para kendini birkaç yılda amorti eder. Bu kenti ayağa kaldırın da bir görün, dünyanın öbür ucundan gelirler. Bu parçalanan sütunların da öyküsü ilginç, rivayete göre buraya ilk dikildiklerinde dikim hatasıyla birkaç kez yıkılmışlar.
Dionysos tapınağının temellerinin yanındayız, Bizans döneminde üzerine kilise inşa edilmiş.
yüzlerce yıl önceki , KNIDOS ta yaşamak isterdim…..