Kumyer Kalesi Yakaköy’ün bir zamanlar mahallesi olan Kumyer arazilerinde yer alır, yarım saatlik bir yürüyüş sonrasında kalenin bulunduğu tepenin eteklerine gelirsiniz. Yakaköy taraflarında Knidos yolundan denize doğru baktığınızda geniş düzlüklerin ortasında yan yana üç tepe görürsünüz, Kumyer kalesi ortadakinde yer alır, zirvedeki Türk bayrağını görebilirsiniz. Kumyer Knidos antik kentinin önemli bir yerleşimiydi, su kaynakları ve verimli arazilerle çevrili olmasının bunda etkisi olmuştur. Kumyer kalesi gördüğüm kadarıyla Knidos döneminden başlayarak Hellenistik, Roma ve Bizans dönemlerinde de önemini korumuş kalelerden. Bu sayfamda anlattığım geziyi 28 ocak 2011 tarihinde yaptım, Datça Detay arşivinde yer alan bu sayfayı güncelleyerek tarihi eserler kategorisi içine aldım. Bundan sonra da kaleye birkaç gezim oldu ama bu gezimde gördüklerim beni oldukça etkilemişti. Yanımda çocuklukları bu bölgelerde geçmiş arkadaşlarımın da olması geziyi anlamlı kılan unsurlardandı.
Palamutbükü’nde bu yöreleri iyi bilen Datça Yerel Tarih Derneği’nden Akın Pilavcı ile Kumyer’e geldik , Kumyer Palamutbükü ile Yakaköy arasında bir yerleşim, geziyi yaptığımız tarihte Yakaköy’ün mahallesiydi. Şimdi Yakaköy Büyükşehir yasası ile mahalle oldu. Daha önce de Kumyer kalesine gelerek fotoğraflar çekmiştim. Antik dönemde önemli bir yerleşim alanı olan bölge şimdi badem ağaçlarıyla kaplı. Arkadaşım Sedat Kaya, Avni Aslan ve Akın Pilavcı ile Kumyer kahvesinin hemen yanından kaleye giden toprak yola girdik. Bu bölgeleri iyi bilen, yaşamları burada geçmiş kişilerin yanımızda olması bu gezimize ayrı bir güzellik kattı.
Biraz gidince eski evlerle karşılaştık, yolun sağ tarafında da bir kuyu vardı. Yerleşimlerin ve kuyunun olduğu bölgenin ismi Uzunkuyubaşı, sol tarafa giden dere yatağına benzeyen yola Gollinin İrmesi deniyormuş,daha önce bu bölgede yaşayan Rumlar varmış. Bu gezimin son kısmında bu yola girerek eski yapıların fotoğrafını çektim. Karşı tarafta Kumyer kalesi bulunuyor
Uzunkuyubaşı denilen bu bölge Kumyer’deki ilk yerleşimin olduğu yer. Burada önce Rum aileler oturmakta imiş daha sonra bu evlerin bazılarına mübadele ile gelen aileler yerleştirilmiş. Şu anda bu evler harabe durumda.
Akın Pilavcı’nın sözünü ettiği kuyu, bu kuyuya Uzunkuyu deniyor. İçinde suyu var , Akın Pilavcı’ ya göre bu kuyu en az 2500 yıllık. İç kısımdaki taş işçiliği şimdiye dek gördüğüm kuyulardan farklı. Kuyunun üst kısmındaki taşlardaki kuyudan su çekerken oluşan ip izleri kuyunun çok uzun bir zaman kullanıldığını gösteriyor. Kuyunun orta kısmında , kuyu genişliğinde küpe benzer bir parça var
Kuyunun biraz ilerisinde yolun alt kısmında antik döneme ait duvarlar var. Duvarların biraz ilerisinde eski bir yapı karşımıza çıkıyor, arazinin sahipleri bahçede çalışıyorlardı , bu evde yaşamışlar. Evin oldukça eski olduğunu söylediler, kimin tarafından yapıldığını bilmiyorlar. Evin önündeki kuyuda da su var ama antik kuyudaki taş işçiliği ile bunun arasındaki fark dikkati çekiyor. Bu bölgedeki yerleşimin en büyük nedenlerinden biri bu su , diğeri de bana göre bu kısımda iklimin yumuşaklığı ve verimli araziler. Denize de çok uzak değil.
Yapı tek dam dediğimiz tek odalı evlerden , Zamanın tanıklarından bir zeytin ağacı, böyle eski yerleşimlerin olduğu yerlerde bunun giibi yüzlerce yıllık zeytin ağaçlarına rastlıyoruz