Geçen yıl burada yemek molası vermiştik, çok güzel bir koy, balıkçılardan öğrendiğime göre koya Tahtalı diyorlar. Bütün bu koyların adı var, akvaryum diye isimler sonradan takılan isimler. Merdivenli’den başlayarak Körmen’e doğru sırasıyla koylar; Kaynarca, Gelintaşı, Kokarkuyu, Hebibli, Tahtalı, Çığlıbağ, Oturakçam, Yelimlik diye gidiyor. Bunları denizden gördüm, yürüyüşte bazıları görünmüyor. Hatırladığım kadarıyla Kaynarca ve Kokarkuyu’da su olduğunu duymuştum.
Bu ana kadar rüzgarın hızı hala düşmedi, suları yalayarak uzaklara sürüklemeye devam ediyor.
Bunun gibi bir yerden geçerken Mediha yine panikledi, Ahmet Temizel arkadaşımla birlikte geçmesine yardım ettik ama ondan sonra sağlık durumu bozuldu. Dağlarda yürüyorsanız bu gibi yerler sık sık karşınıza çıkar, yükseklik korkusu falan olanlar için tehlikeli olabilir.
Dağlarda basit yer yoktur, hiç ummadığınız bir yerde sakatlanıverirsiniz, bastığınız yeri iyi görmelisiniz. Böyle yerlerde çok sağlam olmayan dal, çalı gibi şeylere tutunmak tehlikeli olabilir. Baston şeklindeki baton destekleri kullanmak gerek, basit sırıklar tehlikeli olabilir. İnerken batonun ucunu toğrağa veya uygun bir yere bastırıp ondan sonra adım atmalı. Gördüğüm kadarıyla bir çok kişi bu desteklerden gerektiğince yararlanmıyor, ellerinde sağlam olmayan dallar var, riskli yerlerde ona güvenirsiniz kırılıverir. Yokuş çıkarken de baton ile yük azalıyor.
Bir de dağlarda çok kendine güvenmek tehlikeli olabilir.
Yolumuz üzerinde ilginç bir mantar.
Yürüyüşçü arkadaşların çoğu bayandı, bayanlar doğa yürüyüşlerine daha ilgi gösteriyor, doğa ve çevre konusunda daha duyarlılar.
pes diyorum,muaffer bey bu calışmanıza pes diyorum harika bir calışma ve bilgilendirmetüm bu emeklerinize tşk ediyorum ve hala kızınızada gecmiş olsun dileklerimi iletiyorum.saygı ve sevgilerimle.
Elinize dilinize sağlık hocam.Ne güzel bir gezi yazısı olmuş.Fotoğraflarda öyle, kareler birleştirilince parkurun güçlüğü kolayca anlaşılıyor.Ama bir o kadarda heyecan verici.Kaç kişi doğa yürüyüşünde 20-30 metre uzağından kaçan dağ keçişini görme şansına sahip olur?Tüm sıkıntılara değer bu.Yardımlarımın lafı bile olmaz.Ahmet beyin birkaç k.m dar patikadaki yardımı,müge,semra hanımların çabaları çok önemliydi.Herkeze herşey için çok teşekkürler.Umarım bir başka rotada yine birlikte yürürüz.Doğa sadece sıkıntılarımızı bıraktığımız yer olsun.
hocam eline sağlik gerçekten süper bir çalişma
Merhaba Muzaffer Bey; gezi yazınız ve resimler için teşekkür ederim. Gezinin önden giden 4 kişisinden biriyim. Traktörcü arkadaştan öğrendiklerinizi yazmadan önce keşke birde bize sorsaydınız. Biz traktörün yanına geldiğimizde traktör bekliyordu. neden beklediğini sorduğumuzda mazotum yok beni buradan ancak geriye götürür; o nedenle sizleri buradan bekliyorum dedi. Bizde burada beklemesinin bir anlamı olmadığını köye dönüp mazot almasının daha mantıklı olacağını çünkü sizlerin daha 5-6 km lik yolunuz olduğunu kendisine söyledik. fakat o bizi dinlemedi ve beklemeye devam etti. Bizde traktör ile değil yürüyerek köye devam ettik; köyün yakınlarında ormanın aracına bindik ve o araç ile köye gittik. Bütün bu konuşmalar Datça’dan Alper isimli arkadaşın yanında oldu. En azından ona sorabilirdiniz. Yine de her şey için çok teşekkürler…
Merhabalar Burhan arkadaş, ben bu yazdıklarımı traktörcü ile konuşarak yazmadım, traktörcü bitişik komşumuz, o gün Ahmet beyin çağırdığı traktör gelmeyince komşumuzdan yardım istedim, mazotum fazla yok diyerek eşimden bir miktar para da almış ama Yelimlik dediğimiz yeri tam bilmediği için fazla mazot almadan oraya geliyor, sonra da yolda kalırım diye korkmuş . Bize telefon etti yarı yolda bekliyorum diye biz de zorunlu olarak ona doğru yürüdük, belirttiği yere yaklaşırken Ahmet Temizel’e telefon ederek 4 kişi yolda kalmış limana götürmemi istiyorlar deyince Ahmet arkadaşım yanımızda, tamam onları limana götür dedi. Biz de yürümeye devam ettik, şimdi siz olsanız ne sanırsınız. Sonra orman arabasının Mediha’yı almaya geldiğinde önde oturan arkadaş karanlıkta yolumuza çıkarak sizlere yardıma geldim falan diyerek bize öyle şeyler anlattı ki hakikaten çok üzülmüştüm. Sonra traktörcü o gün telefonda eşime birilerini limana götürdüm falan diyor, biraz önce sizin bu yazınız üzerine aradım o arkadaşları almak için hareket ettiğimde göremedim dedi, yoldaki bizim arkadaşlardan birisini alıp gitmiş, ki o arkadaşı da ben yolu tamamladı diye biliyordum. Durum böyle kusura bakmayın, bir takım karışıklıklar, yanlış anlamalar olmuş. Alper arkadaşa sorsaydınız demişsiniz, onun orada bu konuşmalara şahit olduğunu bile bilmiyorduk.
Güzergahı çok güzel ifadelerle tanıtmışsınız.Çok görmek istemiştim.Gelemediğim için üzüldüm ama resimler ve anlatımınız tesellim oldu. Mediha Hanım’a da üzüldüm. geçmiş olsun.Selamlar..
Sayın Muzaffer Özgen,
Bu yılki tatilimizin 5 gününü Datça da geçirdik. Hayranlığımızı kelimeler ile anlatmak mümkün değil. Ama bugün tesadüfen sitenizle karşılaşınca resmen çok etkilendim. Çok emek vermişsiniz, çok yorulmuşsunuz. Ama, Datça için değer…
Başkan ile görüşüp bir röportaj yapmıştım. İzmir’e dönünce gazetem Yenigün’de tam sayfa bir Datça işledim. Tarihi 19.Eylül.2013 sayfa 4, birinci sayfadan anonslu.
Gazeten belediyede olacak Osman’dan isteyebilirsiniz.
Size sevgilerimi yolluyor ve her yer için nice Muzafferler diliyorum…
Gürol Tulunay
Yenigün Gazetesi
Yerelgün Dergisi
Genel Koordinatörü