Sabah arkadaşımdan gelen telefonla uyandım, Datça merkeze geldiğini söyledi, tamam geliyorum diyerek hazırlanmaya başladım. 3-4 günden bu yana evden çıkmamıştım, arkadaşımı görürüm, biraz da sohbet ederiz diye düşündüm. Soğuk ve yağmurlu günlerin ardından güneşli, ılık bir sabaha uyanmak, tekrar arkadaşınla buluşmak güzel bir şey. Kahvaltı yapmaya fırsatım yoktu, çay içerken birşeyler yerim diye düşündüm ve arkadaşımı fazla bekletmemek için hemen yola çıktım.
Arkadaşımla güzel bir Datça zamanı geçirdik, ve beğeneceğinizi umduğum fotoğraflar çektik. Başlığımda ” Mutluluk veren küçük şeyler ” derken, çevremizde sahip olduğumuz, bizi mutlu edebilecek o kadar çok şey var ki, bunlara vurgu yapmak istedim. Sıradan şeyler gibi ama bizlere anlatmak istedikleri çok şey var. Öyle ki, mis gibi içine çekerek, korkusuzca alınan bir nefesin bile ne kadar önemli olduğunu dünyamızda, ülkemizde olup bitenlere bakarak görebiliyorum. Göğün mavisini, bulutları, uzun zamandır göremeyen insanlar öyle çok ki ! Burada güzel manzaraları görüntülerken, sahillere vuran, azgın dalgalarda yaşamlarını kaybeden, ağlayan, korku dolu gözlerle bakan çocukları, insanları umursamamak mümkün mü ? Datça gibi bir yerde yaşamanın güzelliğini, bizlere verdiği mutluluğu yaşarken kan ve gözyaşı içinde yaşam mücadelesi veren, büyük kentlerin kirli havasında nefes almakta zorlanan insanlar birçok kez aklıma gelir, şanslı olduğum için şükrederim. Onların yerinde bizler de olabilirdik. Sadece benim iyi şeylere sahip olmam, güzel bir yerde yaşamam mutlu olmam için maalesef yetmiyor işte. Ama yaşam devam ediyor ve herşey öyle hızlı değişiyor ki, ne olup bititğini anlayamadan akan bir nehrin içinde gibi sürüklenip gidiyoruz. Bu sürükleniş içinde birşeylere tutunmaya çalışıyoruz, benim tutunduğum dal sevgi, onu kaybettiğimde akıntının beni alıp bilmediğim bir yere sürükleyeceğini biliyorum.
Fotoğraf çekmek, günümüzde sıradan bir şey, telefonlarla, değişik makinalar hemen hemen herkeste var. Fotoğraf çekmenin bize kazandırdığı güzelliklerden biri çevremizde daha önce dikkatimizi fazlaca veya hiç çekmeyen ama içinde bir sevgi ve mutluluk taşıyan küçük şeyleri farketmemizi sağlamasıdır. Yukarıdaki fotoğrafta olduğu gibi, taşlık yolundan Kent parka geldiğimizde rastladığımız malaç kuşu gibi. Masalımsı bir ışığın önünde, dalda oturmuştu ve biz umurunda değildik.
Burada Malaç deniyor, Alakarga diye dendiğini biliyorum. Çiftçiler fazla sevmez ama o da bir yaşam mücadelesinde. Tek başına doğada ayakta kalmaya çalışan canlılar. Çok yakınına kadar yaklaşarak fotoğrafını çektim.
Biraz yürüyüp karşıya baktığımızda gördüğümüz manzara bizi şaşırttı, o güzelim doğal parkın ortasında plastikten bir duvar. Çocuklar için yapılmış, besbelli ama bir öğretmen olarak anlam veremedim, böyle şeylerde uyaran falan olmuyor mu? Çocuklara bazı şeyleri de kavratmak amaçlı sanırım, ama zaten okullarımızda dersler ağır, onlar bu gibi yerlerde o ortamdan kurtulup, doğanın tadına varmalı. Yeşil alanların hızla yitirildiği günümüzde böyle bir alanın birçok yerinin bu gibi şeylerle doldurulmasına bir anlam veremiyorum.
Ortada bir oyun alanı var, her yere bir şeyler konmaya çalışılıyor. Ve ne zaman gelsem buralarda pek de çocuk göremiyorum. Bu parkın diğer parklardan farklı bir yanı var, o özellik korunmalı diye düşünüyorum.
Kent parkın hemen bitişiğindeki Ilıca gölete geçiyoruz, amaç ördekleri fotoğraflamak, izlemek. Onların hareketleri, berrak sularda yüzüşü içimizde güzel duygular uyandırıyor. 6-7 ördeğin bu gölete kattıklarına bir bakın, mutlu bir şekilde yüzerlerken onları izlemek çok hoş. Ördeklerin bir tarafa yöneldiğini görüp o tarafa gittiğimizde onları besliyen birisini görüyoruz.
Bir tanesinin dışında diğerlerinin ilgisini çekmiyor.
Mutluluk veren bu küçük şeyler…İnanın bizim hayallerimizden de büyük güzellikler…
Teşekkürler Hocam:)
Beni çok mutlu ettiniz Muzaffer hocam.
Datça ya olan özlemim yılda 2 defa gelmekle bitmediğine göre, en azından soğuk ve puslu İstanbul gününde Datça güzelliğini bana yaşattınız.
Sağ olun hocam, emeğinize teşekkür ederim. Saygılarımı sunarım.
Ahmet AKÇAY