29 haziran akşamı yine hüzünlü, yürek yakan haberlerle geçen bir zamanı yaşadık, Palamutbükü yanıyor haberinin ardından her dakika paylaşılan yeni bir fotoğraf ve haberle içimiz burkuldu. Bu 33 yıılık Datça yaşamımda kaçıncı yangın haberi kimbilir. Çoğu zaman çaresizce izliyorsunuz, hep geceyi buluyor, müdahale zorlaşıyor. Tabii kuvvetli rüzgarın estiği zamanlar. Datçamızın zayıf karnı, bazen bilinçli bazen ihmalden, düşüncesiz davranışlardan çıkan yangınlar. Öyle bir doğa var ki çoğu yerde böyle durumlara müdahale etmek ancak havadan uçak ve helikopterlerle oluyor. Dün 15.30 saatlerinde başlayan yangın yeri de ulaşılması zor bir alanı kapsıyordu, iki helikopterle müdahale edilliyor, bir tanesi arızalanınca tek bir helikopter kuvvetli esen karayel rüzgarında hızla büyüyen yangına müdahale etmekte yetersiz kalıyor. Her tarafı ormanlarla çevrili Muğla ilimizde iki helikopter mi var bilmiyorum, öyleyse üzücü bir durum.
30 haziran sabahı Palamutbükü’ne gelerek yanan yerlerde yürüdüm, zaman zaman yürüdüğümüz bir doğa buralarda yürürken çektiğim bir video da var, sayfamın sonunda paylaşacağım. Genellikle frigana ve garig türü 40 – 50 cm civarı yükseklikte sık bir bitki örtüsüyle kaplı alanlar. Arada makiler ve çam ağaçları var. Tabii bu doğada yaşayan birçok canlıyı unutmamak lazım. Yangın yerini incelediğinizde yangının çıkış noktası kendini hemen belli ediyor, Kurma dağı tepesindeki anten direğinden başladığı izlenimini ediniyorsunuz, yangını ilk görenlerden öğrendiğim bilgiler de bu yönde. Tabii incelemeler sonunda nasıl bir rapor çıkacak göreceğiz. Bu gibi yerlerde çevre sıkça kontrol edilmeli, teller, kablolar bakılmalı, kuru otlar, ağaçlar varsa ona göre önlem alınmalı. Sındı yangını için de TRT vericisinden çıktı denilmişti, yangınların bir çoğu ormanlık alanlardaki bu gibi durumlardan çıkmakta. Bir defasında doğa yürüyüşü yaparken fırtına da kopan tellere rast gelmiştik ve hemen yetkilileri uyarmıştık, gelip önlem almışlardı.
Gittiğimde Palamutbükü Limanı’nda yangın ekipleri ve arazözler bekliyordu, herhangi bir duruma karşı. Bir tarafta mavi ve yeşil karışımı bir manzara diğer tarafta kömürleşmiş ağaçlar, simsiyah olmuş kayalar, bir ara yanmaya devam eden bir pinar ağacı gördüm, kumla söndürmeye çalıştım. Hemen bitişiğinde maki şeklinde bir zeytin ağacı vardı.
İki yıl önce Ekrem arkadaşımla yürümüştük, Küçük Çayliman koyu, videoyu izlerseniz eski halini görürsünüz. Uzayda bir kara parçasında yürür gibiydim. Bir zamanlar bitki örtüsünden yürümekte zorlandığımız yerler bu haldeydi. Dağa tırmandıktan kısa bir süre sonra yangın helikopteri geldi, 4- 5 kez denizden su alışını izledim, Divan Burnu taraflarına gidip geldi, daha sonra Marmaris’e doğru yol aldı, yapacak bir şeyi kalmadı diye düşündüm.
Çevrede hiçbir hayat belirtisi yoktu, yangının diğer tarafına gitmek üzere oradan ayrılırken birkaç orman işçisi sularını yüklenmiş tepeye doğru tırmanıyorlardı, yangın söndükten sonra soğutma çalışmaları devam ediyor, emin olmak gerekiyor, daha önceki yangınlarda da görmüştük. Tepelere doğru giden yüzlerce metre hortumlar geceki mücadeleyi gösteriyordu. Orman idaresi ve orman işçileri ile sohbetimde her kesimden insanın kendilerine yardım için koşturması, çabalaması onlara güç vermiş, çok teşekkür ediyorlar. Köylüsü, yerlisi, turisti herkes bir katkıda bulunmak istedi, işçilere sular, kumanyalar getirildi, yüzlerce metrelik hortumların taşınmasında yardım ettiler. Dün yangınının ilk saatlerinde yeterli hava desteği olsaydı büyük bir ihtiamalle bu manzarayı görmeyecektik. Oysa son günlerde daha çok duyuyoruz nerelere harcamalar yapılmıyor ki, bu insanın içini daha da acıtıyor.
Çayliman’a kadar yürüdükten sonra arabama geldim, yangın Divan Burnu arkalarına kadar gitmiş gibiydi. Mağrin üzerinden Bükceğiz koyuna doğru yol aldım. Dar bir yol gelip geçen itfaiye arabalarına engel olmamak için yarı yolda arabamdan inerek yürüdüm. 3-4 saate yakın yanan arazilerde yürümüşüm, sıcağı sonra hissettim. Burada ormancıların açtığı bir yol vardı, gelirken dozerleriyle karşılaşmıştım. Arazözler arka arkaya bu bozuk, taşlı yolu tırmandılar, bu kesimde soğutma çalışmaları devam ediyordu. Manzaraya baktığımda yangın tepeden Bükceğiz koyu’na doğru ilerlemiş, aşağı yamaçlara atlaması engellenmiş. Saat 02.00 gibi bu kesimde kontrol altına alınmış, özel arazilere de sıçraması an meselesiydi. Palamutbükü limanı tarafında da bence akşamki strateji yangını söndürmekten çok yerleşim yerlerine atlamasını engellemek olmuş. Çünkü çok kuvvetli rüzgarda, herhangi bir yolun olmadığı dağlık bir alanda yapacak başka şey yok. Gece, bir insan kaybı yaşanmadan yangının atlatılması önemli. Limana, Palamutbükü’ne bakan yamaçlar korunmuş. Yukarıdaki fotoğrafta Bükceğiz koyu’nda demirli bir yat görülüyor, Bükceğiz yamaçlarında soğutma çalışmaları sürüyordu, yanık kokusunu uzaklardan hissettim.
Orman işçileri isimsiz kahramanlar, dünyanın en tehlikeli mesleklerinden diye okumuştum, ülkemizde de orman yangınlarında kaybettiklerimiz oldu, Allah Rahmet eylesin, saygıyla anıyorum, işçisi, yöneticisi, mühendisi. Dünden bu yana ara vermeden yapılan mücadele onları yormuştu ama asıl üzen başka bir olaydı. Haberini de dün basında okumuştum, haberde ; 5620 sayılı kanuna göre çalışan, orman yangınlarına müdahale eden geçici orman işçilerinin sözleşmeleri 10 aydan 6 aya indirildi. Sözleşme sürelerinin kısaltılmasıyla birlikte orman yangınlarının en yoğun yaşandığı bu dönemde 4 binden fazla orman işçisinin işine son verileceği belirtiliyordu. Zor bir iş te olsa, tehlikeleri de olsa onların ekmek kapısı, yangını önlediklerinde yüzlerine bakın, güzel bir ışık göreceksiniz.
Tahmini olarak 25 – 30 hektar alanın yandığı belirtiliyor, 60’a yakın arazözle 200’e yakın orman işçisi yangını söndürmek için mücadele etti. aynı saatlerde Mesudiye Mezgit taraflarında başlayan yangın kısa zamanda kontrol altına alındı. Sivil kişilerden de çok sayıda kişi destek verdi.
NOT: Muğla Valiliği’nden yapılan basın açıklamasında ” 29 Haziran 2019 günü Datça ilçemiz Palamutbükü Mevkiinde çıkan orman yangınında üzerinde ağaç ve maki bulunmayan otluk ve bir kısım çalılık alan (20 Hektar) zarar görmüştür. Olay yerinde yapılan araştırma neticesinde yangının trafodan baz istasyonlarına elektrik nakli yapan kabloların kısa devre yapması sonucu çıktığı tespit edilmiştir. ” denilmiştir.