Rüzgar, Dalgalar ve Çiçekler

1 Şubat Pazar günü rüzgarın getirdiği bahar kokularını içimize çekerek dalgaların müziğini dinledik o güzelim sahiller boyunca, bir ara şahin gibi yükseklerden baktık o sahillere, kayaları öpen köpüklü dalgalara. Çobanla yürüdük, yabani badem kokuları etrafa kokularını saçarken, mağaralara girdik. Sonra süzüldük ovaya, Palamutbükü’nde dalgaların içinde martı gibiydik, bahar kokularının sarhoşluğunda uzandık papatyaların arasına, yer, gök çiçek bir şiirdi yaşadığımız, etraf çiçeklerle öyle beyazdı ki geç farkettik havanın kararmakta olduğunu. Her tıkladığınız sayfada doğanın söylediği bu şiirin esintisini bulacaksınız, Rüzgar, dalgalar ve çiçekler.

1-subat-datca-1

Hava tahmininde yağmur görünmüyordu, birkaç gündür yağan yağmurun ardından tekrar doğaya çıkacağımız bir gün olacaktı, sonra tahminlere göre pazartesi tekrar yağmurlu günlere döneceğimiz belirtiliyordu. Güneyden esecek kuvvetli rüzgarda Mesudiye’den başlayarak Palamutbükü’ne kadar sahillerimizin durumunu görmek istedik, sonra rotamız baharın bütün güzelliğiyle yaşandığı topraklara olacaktı, bu düşüncelerle çıktık yola. Hızırşah kavşağını biraz geçtikten sonra duramadan edemedik, yol boyunca kokuları etrafa yayılan badem çiçekleri bize sesleniyordu. Burada fotoğraf çekmek için girdiğimiz tarlada öğrencim Mutlu Balcı ile karşılaşmamız güzel bir sürpriz oldu.

otlayan inekler

Mesudiye yollarından inerken, yeni doğmuş buzağıyı görerek indik arabamızdan. Buzağı ve inekler yemyeşlil çayırların tadını çıkarıyorlardı. Hayvanlarını otlatan Abdullah Ertekin ile sohbet ettik, yörede Katip diye tanınan Abdullah bey arıcılıktan çiftçiliğe kadar birçok iş yapıyormuş.

şubat'ta ovabükü manzarası

Bulunduğumuz yerden Mesudiye Mezgit görünüyordu, lodoslu havanın etkisiyle her taraf sisler içindeydi.

1-subat-datca-2

Aşağılarda Ovabükü sahili ve kıyıya vuran dalgaların köpükleri beyaz bir dantel gibi kıyı boyunca uzanıyordu. Haytbükü’ne indik önce, oradan sahil boyunca yolumuza devam edecektik. Sahile yaklaşırken arabamızdan indik, dalgaların serpintisi 40 m mesafeye kadar geliyordu. hemen yolun yanındaki kafeteryada çayını içen Mehmet Ali Yalçınkaya ile selamlaştık, ” Datça Detay değil mi d, sizi takip ediyorum ” demesi benim için güzel bir cümleydi. Rüzgar vardı ama hava ılıktı, rüzgar da fazla rahatsız edici değildi. Aslında lodoslu rüzgar beni rahatsız eder, çekeceğim fotoğrafları düşünürken aklıma birşey gelmedi. Bir ara kıyıya gidip bir göz atıncaya kadar kahvelerimiz gelmişti, dalgaların müziği kulaklarımızı dolduruyordu, rüzgar eşlik ediyordu o müziğe. Kahveler için tekrar teşekkür diyorum, böyle bir havada bu zevki tatmak güzeldi.

1-subat-datca-3

Bizim gibi bu görüntüleri görmek isteyen bir kaç kişi sahil boyunca dalgaları izlediler, deniz Kızılbük tarafına geçilmesine izin vermiyordu.

1-subat-datca-4

Bu dalgalar açıktaki bir fırtınanın soluganı gibiydi sanki veya son bulmuş bir fırtınanın,  aynı ahenkle gelen dalgalar sahilde son buluyordu. Denizcilik yaşamımızda ne fırtınalar yaşamıştım, insanı uçuracak gibi gelirdi dalgalar, mendireği aşarak kayıklarımızın üzerinde patlardı. Üzerimiz yağmurluklarımıza rahmen sırılsıklam olurdu , ama yine de yakınmazdık, bu işin doğasında vardı bunları yaşamak. Rüzgar güney batı yönünden estiği için Adatepe dalgaları kırıyor olabilir diyeceğim ama daha sonra gittiğimiz sahillerde de durum aynıydı.

Sayfalar: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10

Bir yorum

  1. Datçaya bir saat yaklaşmış,marmariste bir çok kez konaklamıştım.Yolu beni ürkütüyordu grzgin kızım oraya taşınmayı düşündüğü için annesiyle gitmişler ama taşınmaları kısmet olmamıştı.Sizin gözünüzle gördüğüm bu güzellikler beni büyüledi.Datçaya ziyaret borçluyum.Ancak yaşım 35 i geçtiğinden olsa gerek,tek tarafı denize dik uçurumso yollar beni bozuyor,araç süratim 30 km.düşüyor.Şöförlük yapmadan geleceğim bu güzellikleri tekrar hissetmek için.Ama benim kalbim yine Fethiyede,çünkü oğlum ve kızım oraya taşındılar.Gözünüze ve gönlünüze sağlık diliyorum.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir