Bu yıl farklı bir Mayıs ayı yaşıyoruz, havalar serin gidiyor, nisan ayında görmediğimiz yağmurlar yağıyor. Cumartesi ve pazar günü de hava kapalıydı, sessizce yağan bir yağmur vardı, insanların altında ıslanmak istediği, sevgi kokulu yağmurlar bunlar..Yağmur damlalarının vücudumuza, saçlarımıza her dokunuşunda yüreğimizdeki sevgi ve güzel duygular yoğunlaştı.. Cumartesi günü Geleneksel Engelli Pikniğinde yağmur altında yaşadığımız sıcacık o güzel anlardan sonra, 15 mayıs Pazar günü Yazıköy sokaklarında usulca yağan yağmurda yaptığımız gezide güzelliklerle dolu, sevgi buluşmaları yaşadık. Bu güzel anlar için bize izin veren, bu anları izlemek isteyen bir yağmur varmış, dönüşte hızlanan yağmur, uzun süre hızını kesmeden yağdı, eve geldikten sonra heyacanla penceremden yağmuru izledim, doğaya, çiftçilere ve benim gibilere mutluluk veren sevgi kokulu yağmurlardı bunlar..
Pazar günü hava tahminlerinde kuvvetli bir yağmur gösteriyordu, buna rahmen Ekrem İpek arkadaşımla gezmek için sözleştik ve pazar sabahı buluştuk. Bu güzel Yarımada’yı her iklimde görmek, onu yaşamak bana hep zevk vermiştir. Gezimize sokak hayvanları yararına yapılan Datça Bit Pazarı’nı ziyaretle başladık. Yılda birkaç kez yapılan bu etkinlikte kullanılmayan eşyalar, el yapımı eşyalar gibi pekçok şey ucuz fiyatlarla satılıyor, Datça’da yaşayan yabancı kökenli arkadaşlarımızın da büyük ilgi gösterdiği etkinlikte ilginç şeyler bulabiliyorsunuz. Ekrem arkadaşım, Alman usulü keklerden alıp, tattı.
Yağmur yağdı yağacak gibi bir hava olunca arkadaşlar tezgahları açmadan önce biraz tereddüt yaşamışlar, daha yeni gelenler de vardı. Burada geçirdiğimiz bu kısa zaman içinde arkadaşlarımızla karşılaştık, yeni arkadaşlarla tanıştık, sohbet ettik.
Bit pazarından ayrıldıktan sonra Betçe’ye doğru yol aldık, Yakaköy’de Knidos Akademi’de durduk. Geçenlerde İranlı ressamlar gelmişti onları görürüm diye umuyordum ama gitmişlerdi, çalışan iki arkadaşımız vardı. Mozaik sanatçısı Gamze Er ve Ressam Hasan Mutlu, Hasan hocamla daha öncki yıllarda röportaj yapmıştım. Gamze hanım elindeki keskiyle taşları küçük küçük kesmekteydi. Klasik anlamda mozaik çalışmalarında taşlar genellikle dört köşedir, Gamze hanımın çalışmasında yuvarlak biçimler de kullanılıyor.
Gamze Er çalışmasında bir Knidos kapısı yapıyor, kapı bittikten sonra dikilecek.
Gamze hanım bu işe başlayalı 18 sene kadar olmuş, aslında kendisi bir Hititolog ( Hitit’ler konusunda uzman ) muş. Mozaik çalışmalarına başlaması seramikçi arkadaşlarının etkisiyle olmuş. Seramik atölyesinde işçi olarak çalışırken bir gün bir mozaik işi gelmiş, bir deneyelim demiş ve o başlayış. ” Baktım bu iş bana çok yakın, çünkü ben ince ince çalışmayı seviyorum. Daha sonraları kendimi geliştire, geliştire kendime ait bir form oluşturdum, bugün de buradayım. Hasan hoca’nın dağları meşhurdur, sağolsun bana bir çizim yaptı, onun üzerine çalışıyorum. ” dedi.
Sanatçı uzmanlık alanı olan antik eserlerin kendisini etkilediğini, o formları yapmak istediğini söyledi. Küçücük taşlara keskiyle yuvarlak formları verirken, televizyon karşısında çekirdek çıtlamak gibi bir şey bu demesi hoştu.
Daha sonra Gamze hanımın portre fotoğralarını çektim.
Gelelim Hasan hocamıza, Ankara’dan Knidos Akademi’deki çalıştaya katılmış, Yozgat Sorgun doğumlu. Bu işlere Karikatürle başlamış, Gır -Gır, Fırt, Çarşaf gibi dergilerde karikatürleri yayınlanmış, daha sonra Gazi Eğitim Resim Bölümünü bitirmiş. Uzun yıllar Kültür Bakanlığında çalıştıktan sonra ressam ve heykeltraş olarak sanatsal çalışmalarına devam ediyor. Tablo restorasyonu, konservasyonu konularında Türkiye’deki sayılı uzmanlardan birisi, Fransa’da eğitim almış. Hasan Mutlu’nun Türkiye ve dünyadaki çeşitli müzelerde eserleri bulunuyor. Resimlerinde daha çok Anadolu steplerini, dağları, bulutları işliyor, artık bu öğeler resimlerinde parmak izi gibi olmuş. Resimlerinde modernizmle, klasizmi birleştiriyor.
Bulutlarla ve dağlarla ilişkisini anlatırken ” Çocukluğumda sırtüstü yere uzanıp bulutlardan bir anlam çıkarmaya çalışırdık, çeşitli şeylere benzetirdik. Herkesin bulutlarla bir ilişkisi vardır, bir şeyin habercisidirler, fırtınanın, yağmurun. Gölgedir, hüzündür, sevinçtir. ” Hasan hocam dağlar bitmez, tükenmez bir konu diyor. Yine çocukluğunda Erciyes dağı onu çok etkilemiş, düz bir alanda birdenbire karşıma çıkan bir yükselti, çok etkilenmiştim diyor. Kültür bakanlığında çalışırken doğu vilayetlerine sıkça gitmiş, oradaki dağlar tablolarına konu olmuş. Hakkari her tarafı dağ derken sizin tablonuzdaki gibi mi diyorum evet diyor. ” Bir Sümbül dağı var, günün her saati değişik renkler alıyor. Her taraf vadilerle, ırmaklarla, şelalelerle kaplı bir yer. ” Terör olayı olmasa turizm patlaması yaşanacak yerler olarak görüyor doğu illerini. Dağları, doğayı delik deşik edip, ırmakları kurutacak yerde öyle zenginliklerimiz var ki, bunu değerlendiren bir ülke olamadık. Tarihi eserlerimizi, geçmiş değerlerimizi, doğal güzelliklerimizi koruyup, doğru kullanıp, geleneksel mimarimizle bezemiş olsaydık petrolden daha büyük bir zenginliğimiz olacaktı. Turizm denince sadece deniz aklına gelen bir ülkeyiz maalesef.